Olgun meyva daldan düşermiş, düşer;
Hayat veren güneş yazla pişirir.
Akıllı zamanla pişermiş, pişer;
Sevda deli gönlü nazla pişirir.
Vakitsiz olunmaz, zamanı bekle;
Fırsat geldim demez, arada yokla;
Kitapla, defterle, kalemle, şevkle;
Kısmet varsa ozan sazla pişirir.
Her yolun farklı bir yolcusu varmış,
Kimi pazar, kimi nazarla ermiş;
Hakikat yolcusu ne günler görmüş,
Harı geçmiş ocak, közle pişirir.
Kafası sert, aklı geri de olsa;
Suratı çok kalın deri de olsa,
Ruhu anlayıştan berî de olsa,
Tabak ham olanı tuzla pişirir.
Yol bilenler yordamını da bilir,
İşin düğümünü ilk baştan bulur,
Bilgi, isteyene her yerden gelir,
İşi bilen hoca sözle pişirir.
Bir tereddüt varsa geride bırak,
Irak olsun senden, vesvese ırak;
Adam olacaksa şu taze çırak,
Tecrübeli usta, gözle pişirir.
Çiçek çiçek gezen arıda bal var,
Arzın merkezinde dört mevsim gül var,
Erenlerde bilinmeyen bir hal var,
Ne sözle, ne gözle; özle pişirir.
17.11.2017 F. KARATEPE