2015 yılının ekim ayında, altısı komada olmak üzere on sekiz gün hastahanede kalmıştım.
Yedinci gün komadan çıktım. Boğazımda kalın bir hortum, göğsümün her yeri kablo kaplı!.. Derdimi ancak yazı ile anlatabiliyorum. Çünkü konuşmamı anlayamıyorlar. O gün, bir kaç yıl gibi geçti. Gece yarısı nefes almakta zorlandım. Hemşireye yazı ile durumu anlattım. Dedi ki:
- Hocam, solunum cihazını Göğüs uzmanı ayarladı. Göstergeye göre senin nefesin yeterli!..
Allah Allah!.. Sabret Fikret...
Yarım saat sonra tekrar çağırdım. Yine aynı cevap...
Solunum cihazının hortumunu çektim. Hemen gelip taktılar. Ben derdimi anlatamıyorum...
Bir saat daha geçti. Saat 03.00 sularıydı. Boğazımdaki hortumu ellerimle yokladım. Gevşek gibi hissettim. Sonra iki elimle birden hortumu hızla çekip çıkardım!..
Rahat bir nefes aldım. “Oh bee!.. Dünya varmış..” dedim. Hemşireleri bir telaş aldı. Hemen burnuma oksijen hortumu taktılar!..
- Ne yaptın sen hocam, canına kastın mı var?.. diye söylendiler. Ama ben o kadar rahatladım ki...
Ertesi sabah sorumlu hekim geldi. Halimi hatırımı sordu. Hortum konusuna gelince:
- İyi etmişsin hocam, zaten sabahleyin biz çıkaracaktık. Ülkücü, işini kendi halleder!.. demek zorunda kaldı...
Yirmi gündür sol kolum alçıda. Üç kez röntgen çekildi. Doktor son kontrolü yaptıktan sonra:
- Çok iyi. Otuz gün dolunca gel, alçıyı çıkaralım!.. dedi...
Alçının verdiği sıkıntı, kırık yerin ağrısından daha çok. Kırık yerde ağrı acı kalmadı. Daha on gün beklemeye mahkum muyum?
Pense ile alçıyı kendim çıkarasım geliyor içimden!..
On gün sonra gittiğimde kolu alçısız görünce, doktor ne der acaba?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!