1993- 1994 Öğretim yılı için kayıtlar yapılıyordu. Ağustos ayının sonları... İktidarda DYP-SHP koalisyonu var.
Sabah on gibi bir telefon:
- Siz kendinizi ne sanıyorsunuz Müdür Bey! Vatandaşın çocuğunu nasıl okula kaydetmezsiniz?
- Beyefendi ben kiminle görüşüyorum. Ben Cumhuriyet Lisesi Müdürüyüm...
- Ben sizi çok iyi biliyorum...
- Beyefendi kendinizi tanıtmıyorsunuz! Üstelik konuyu anlatmadan beni suçluyorsunuz. Kimsiniz siz?
- Müdür Bey ben S.B... SHP İl başkanıyım!
- Peki konu nedir?
- Bekilli’den okulunuza başvuran bir öğrenciyi kaydetmemişsiniz! Bu öğrencinin kaydının yapılmasını istiyorum!
- Siz bana böyle emir veremezsiniz beyefendi! Siz benim amirim değilsiniz! Benim amirlerim Milli Eğitim Müdürü ve Vali!...
Telefonu kapattım. Saat on bir buçuk gibi okula MEM E. Ekici geldi. İlk sorusu şu oldu:
- Fikret sen bugün ne yaptın?
- Hayrola Sayın müdürüm ne yapmışım? Ben hatırlamıyorum.
- Sen bugün SHP il başkanıyla konuştun mu?
- Evet konuştum.
- Adamın yüzüne telefon kapatmışsın! O da Vali’nin makamına gitmiş. Vali beni çağırdı. Konuyu incele diye talimat verdi. Sen şunu bana başından anlatsana!
Ben anlattım.
-Demek öyle mi dedin? Benim amirim sen değilsin! Amirlerim Milli Eğitim Müdürü ile Vali mi dedin?
- Ne demeliydim Sayın müdürüm? Doğru değil mi?
Ve Milli Eğitim Müdürünün son sözü şu oldu:
- Aferin ülen Fikret!... Sen işine bak. Ben durumu Valiye anlatırım!...
Devlet ciddiyetini koruyarak işini dosdoğru yapana, kimse bir şey diyemez!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!