15 Temmuz FETÖ Darbe Kalkışmasının ardından dini hayatımızda (Tarikatların yönlendirdikleri) dinimizin dinamikleri de ister istemez değişmeye başladı. Kamu daireleri dahil olmak üzere cemiyet hayatımızın pek çok alanında boşluklar oluştu. İnsanlar şaşkın bir şekilde gelişmeleri izlerken, birileri FETÖ’den boşalan alanlara girmek için mücadele etmeye başladı.
Tarikatlardan bahsediyorum. Güzel dinimizi kendilerine göre yorumlayan, “Siz düşünmeyin, Kur’an-ı anlayamazsınız. Sadece itaat edin” diyerek insanları kandıran, kullanan, Müslüman Hükümet olduğunu kabul ettikleri için destek verdikleri AKP iktidarına adeta “Ben sana yardım ettim, oy verdim. Bana paye ver. Makam ver” dercesine küstahlaşan, müritlerini uluorta zikr ettirmeye çağıran din tacirlerinin toplandığı tarikatlar adeta ortalıkta cirit atmaya başladı.
Sosyal Medya hesaplarından 15 Temmuz darbe kalkışmasından günümüze kadar “Demokrasi araçtır. Biz Allah’ın şeriatını istiyoruz. Onun için sokaklara çıktık” diyecek kadar küstahlaşan bu cemaatler ne yazık ki, Üniversitelerin açılması ile birlikte gençlerimizi avlamak için harekete geçtiler bile.
Bir yazarımız, geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında “Türkiye’de hala cemaatlerin darbe meselesi önlenmiş değildir. FETÖ örgütünden daha muntazam örgütlenmiş, güçlü cemaatler var” demekle, FETÖ örgütünün yerini doldurmak için çabalayan cemaatlere dikkat çekmiştir. Gerçekten, son 15 yıldır palazlanan, dini konularda zayıf insanımızı yanlarına çeken ve maddi manevi olarak sömüren bu cemaatler, eğer önlem alınmazsa, her türlü rezilliği yapacak konuma geleceklerdir.
Üniversitelerin açılmasına yakın bir zamanda, genç beyinleri kazanmak için harekete geçen ve onların özellikle barınma konusundaki sıkıntılarını bilen bu cemaatler, Üniversitelerin önlerinde müritleri aracılığı ile öğrenci kazanmak içinstandlar açarak broşür dağıtmaya başladılar. Hatta bugün en popüler duruma gelen bir cemaat ise müritlerine “Üniversiteler açılıyor. Gençlerimize manevi yönden yardımcı olmak için çalışınız. Onlara evlerin kapılarını açalım”şeklinde müritlerine SMS göndererek, aleni bir şekilde öğrenci toplamaya çalışıyor. Üstelik, müracaat olarak da, evlerde bulunan çaycı kadınları gösteriyor.
Bir yazarımıza göre; Fakir, yoksul taşralı gençlerimizi gözüne kestiren bu cemaatler, onların barınma ve gıda ihtiyaçlarını giderdikten sonra kendi inanışları doğrultusunda kullanmaktadırlar. FETÖ ile insanların nasıl kullanıldıklarını, hizmet adı altında yapılan çalışmaların içerisinde himmet adıyla toplanan paraların nelere gittiğini, gençlerin nasıl eğitildiklerini artık hepimiz bugün biliyoruz. Dün yüzümüze gülerek bakan, Türklerin yumuşak karnı olan dini kendilerine maskeleyen tarikatçılar, FETÖ kalkışmasından sonra şimdilik duruldu. Ama FETÖ’nün düştüğü duruma düşmemek için sinsi bir şekilde yapılanmalarını ve çalışmalarını sürdürüyor olabilirler. Bunun önlenmesi, cemaat yapılanmalarına ve çalışmalarına izin verilmemesi gerekir. En azından, samimi niyetle İslam’a hizmet edenleri tenzih ederek çok dikkatli bir şekilde cemaat yapılanması araştırılmalı ve gereken yapılmalıdır. Eğer yapılmazsa; FETÖ Darbe Kalkışması ile akıllanmayanlar, birgün gelir; amaçları din değil dünyalık toplamak için dini kullanmak olan bu cemaatlerin olayları ile ilgilenmek zorunda kalır. Ders almadıysak, almamız gerekir.
Kimdir bu tarikatlar veya Cemaatler? Niye hepsi Kadirilik tarikatından çıkar? Neden 4 Hak Mezhepten çıkmazda, yan yollara sapmış, sapık fikirleri olanlardanyani din dışı tarikatlardan çıkar hiç düşündünüz mü?
Sapık ve din dışı derken; İslam bir bütündür. Allah zerresine kadar düşünmüş, tertip etmiş, noksan bir şey bırakmamıştır. Durum böyle olmasına rağmen, cemaatler, iyi veya güzel olarak algıladıkları bir olayı (dinde olmayan) dine katmak suretiyle Allah’ın dinini tamamlama işlemi yapıyorlar. Buna da “bidat-i Hasane” diyerek; dindenmiş gibi lanse ediyorlar. İşte bu olay bile insanları şirke götürmektedir.
İslamiyet’in doğuşundan sonra insanların İslamiyet’i daha iyi anlaması, Müslümanlığın temel şartlarını yerine getirirken zorlanmaması ve yaşadıkları coğrafyaların kültürel dengelerini İslampotasında eriten 4 hak mezhep ‘Hanefi, Hanbeli, Maliki, Şafi” bütün fıkhı ve ictimai uygulamalarında, söylemlerinde çok az bir fark içerisinde İslam’ı yorumlamış, birbirlerinden adeta destek alırcasına İslam’a hizmet etmektedirler.Bu 4 mezhebin haricindeki mezhepler ve tarikatlar din dışıdır. Hiçbir kimse “şu mezhebe dayalı bir tarikat veya cemaat içindeyim” derse, yalan söyler. Dinden çıkar. İslam’da, böylesine İslam’la ters düşen tarikat veya cemaat olamaz. Dini kurallarını kendilerine göre yontan, fetvalarında Ayet ve hadis olmasına rağmen, istedikleri gibi fetvalar vererek insanları dinden çıkaran bu tarikat ve cemaatlerin ardından gidenler tövbe etmelidir.