Pazar günü Ankara’da yaşanan olumsuzluklara hem üzüldüm. Hem de gurur duydum. Üzüldüm, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamosu, sigortası olan bir partinin genel merkez yöneticilerinin tavrı yüzünden sokaklara dökülmesi Ülkücü İradenin polis ve Tomalar ile karşı karşıya kalması yüreğimi burktu.
Gurur duydum. Çünkü Ülkücü iradenin birileri tarafından ipotek altına alınmasına Bozkurtlar isyan etti. Partilerini kurtarmak, vatan sevdalarını daha gür ve basiretli bir iktidar ile devam ettirebilmek için harekete geçtiler. Bu onur bile “Koyun olarak nitelendirilen bazı seçmenlerin dantelli kefen giyerek reislerini övmelerinden” daha iyidir. Çünkü MHP üç beş kişinin babasının malı değildir.
İşte bu düşünceler altında bu yazıyı kaleme almaya çalıştım.
Pazar günü etkisiz, yetkisiz Ankara Valiliğinin ve polisinin Tomalar ve barikatlar ile çevrelediği Büyük Anadolu Oteli yanı Bozkurtların kükreyişi ile inledi. Birileri puslu camların ardından,Bozkurtların ulumasını korku ve “iyi ki önledik” düşüncesi içerisinde izledi. Birileri, Balgat’ın karanlık sokaklarında 200 kadar devşirme figüran ile “inlerinin” basılmasından korkarak bekledi.
Ancak, Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatından bu yana, MHP’yi babalarının çiftliği gibi idare edenler, canları istediklerinde il ve ilçe yönetimlerini görevden alıp, parti bünyesinde yükselenleri ihraç edenler, sanki hiç suçları yokmuşçasına, vicdanları sızlamadan sosyal medya hesaplarında Ülkücülerin kurultay istemesini yaftaladılar.
AKP’nin büyük oyununu, MHP’yi baraj altında bırakma projelerini görmezden gelerek; hep muhalif denilen Ülkücü tabanı suçladılar. Oysa erken baskın genel seçim ile Ülkücü hareketi sandığa tamamen gömmek isteyen zihniyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düğününde ortaya çıkan resme iyi bakmalı. Muhalif denilen Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin gülerek poz verdikleri o resim de, alternatif bir partinin kimler tarafından nasıl kurulacağını gösteriyor.
MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin fiilen, olmazsa hukuki olarak destek vereceğiz dediği AKP zihniyeti, 316 milletvekili olmasına rağmen, MHP ile niçin koalisyon yapmak ister? ANAP, DYP ve son olarak Has Parti gerçeğinden kimse ders almıyor mu? Dünün bu güçlü siyasi partileri, bugün neredeler?
İşte, MHP yönetim koltuklarına “japon yapıştırıcı” ile bağlanan, ülkücü iradeyi sokaklara döken zihniyet önce kendi önüne bakmalı, 17 yıl kuzu gibi biat eden, partisini her türlü zorluğa rağmen destekleyen insanların, 1 Kasım seçimlerinden sonra niçin böylesine isyankar olduklarını iyi irdelemelidir.
Ülkücüler, Başbuğlarının ebediyete intikalinin ardından “can simidi” gibi sarıldıkları, çoğu olumsuz bilgilere rağmen “Bilge Lider” diyerek onurlandırdıkları kişinin 17 yıl boyunca “tek adamlılık” anlayışı içerisinde istediğini vekil yaparak, istediğini partiden atarak Ülkücü davayı erittiğinin farkında değil midir? Dün, başka siyasi partilerin kapısından içeri girerek yaltaklananların, o partilerde aradıklarını bulamayarak MHP’ye geldiğinde yönetici yapılmasının izahı olabilir mi?
MHP’de yöneticilik yaptığı halde, kongreyi kaybedince başka partilerin mitinglerinde boy gösterenlerin izahı olabilir mi? Bırakınız davayı, ilimize hayrı olmayan bir vekilin Cankurtaran’da yandaş ispiyoncu bazı partililer ile buluşarak izahat alanların, tabanı umursamadan “posa” yerine koymanın bir izahı olabilir mi?
Ve… Bütün bu olumsuzlukları unutacaksın, bir kenara bırakacaksın; sonra da sütten çıkan ak kaşık misali üste çıkarak “Muhalifler ayıp etti”, Ülkücüleri sokağa döktüler” diyeceksin. Buna kargalar bile güler. Zaten yandaş medya ve basın organları tarihinde olmadığı kadar Ülkücüleri “ti”ye almaya, küçümsemeye başladılar bile. Genel merkez ise tabanının sesine kulak tıkayarak; hatta daha ileri giderek Ülkücülere “P..” derken, kimileri buna benzer söylemleri ile hakaret ederken; aslında gerçek yüzlerini de göstermediler mi?
Milliyetçi Hareket Partisi kimsenin tapulu malı değildir. Seni o makama taşıyan delegelere, çıkarken nasıl teşekkür ettiysen, indirmek için harekete geçtiğinde de saygı duyacaksın. MHP Genel merkez yönetimine hiçbir kimse “Basamakları çıkarken dikkat et. Bir gün oradan inerken lazım olacaktır” diye uyarmamış galiba.
Durum ne olursa olsun; MHP Genel merkezi dünkü Ankara buluşması ile meşruluğunu yitirmiştir. 548 delegenin imza sayısı dünkü toplananlar ile 900’ü geçmiş durumdadır. O halde, genel merkezi yok sayan delegenin bu tavrını “İsyan edip, sokaklara dökülenlere bırakılacak parti yoktur” açıklaması ile karşı koymak; ahmaklıktır.
Bu işin geri dönüşümü yoktur. Balgat yönetimi eninde, sonunda tarihten silinecektir. Onları AKP adaleti bile kurtaramayacaktır. Herkes haddini bilmelidir…
Ülkücüler üç-beş kişi saltanat sürsün diye işkence görmedi. İdamla yargılanmadı. Can ülküdaşlarını sehpalara bunlar için göndermedi.
O yüzden, kimsenin sabrını sınamayan. Bir gün Balgat duvarları Bozkurtların kükreyişi ile inlerse, çok geç olacaktır. Lütfen, tabanın ve Ülkücülerin sesine kulak veriniz. Veriniz ki; “Ayrılıkta azap, Birlikte Rahmet vardır” sözü gerçekleşsin…