Geçen hafta genç bir meslektaşımla sohbet ediyorduk. Konu konuyu, laf lafı açtı ve muhatabım benim nereli olduğumu sordu. Ben de “Kızılhisarlı’yım, yani Serinhisar’lı…” dedim. “Kızılhisar, Serinhisar’a bağlı bir yer mi?” deyince; içimde küllenmiş bir yaranın yeniden depreştiğini hissettim.
Kızılhisar’ın adını, otuz yıl önce, ilçe olurken değiştirdiler. O dönemin şartları gereği, gerekçe tamamen siyasî idi. “Efendim bu kızıllık, başka kızıllıkla karışmasın diye Serinhisar’a dönüştürdük.” dediler. İyi niyetli, vatansever insanlardı, hepsini tanırım; fakat isim değişikliği doğru bir karar değildi.
Gönül ve kültür coğrafyamıza nakşedilmiş şehir ve köy isimlerinin anlık siyasî kararlarla değiştirilmesini o gün de doğru bulmamıştım, bugün de doğru bulmuyorum. Yakın gelecekte, yeni nesil “Kızılhisar” ismini hiç hatırlamayacaktır. Eski ve yeni kayıtları inceleyen araştırmacılar, Kızılhisar’ın neresi olduğunu dahi bilemeyecekler! Bunun en güzel kanıtı, Osmanlı arşiv vesikalarındaki coğrafî isimlerin yanlış okunması ya da okunamamasıdır. “Gireniz” kelimesini bilmeyen bir araştırmacı, “Gerkiz, Gerekez, Gernez” gibi yanlış okumalardan coğrafî isim arayışlarına sürüklenmektedir. Yakın zamanda bazı köy isimleri değiştirildiği için, Garbî Karaağaç (Acıpayam) Temettüat defterlerine kaydedilmiş eski köy isimleriyle günümüzdeki yerleşim birimleri arasında bağlantı kurma zorlukları çekilmektedir. Yakın gelecekte, aynı akıbet, maalesef “Kızılhisar” ismi üzerinde de gerçekleşecektir.
Oysa Kızılhisar” kelimesindeki “kızıl”ın komünistlerle bir alakası yoktur. Hatta 1917 Bolşevik İhtilâli’nden önce de Moskova’daki meydanın adı “Kızıl Meydan”dır.
Anadolu Türkmenlerine gelince; onlar Yesevî kolu üzerinden Horasan Yolu’na bağlıdır. Tek cümleyle söyleyeyim, Horasan Yolu’nda pagan inançlar yoktur! Budist, Şamanist denilen inançlar sonradan ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla birilerinin zannettiği gibi, bu “kızıllığın” ritüellere bağlanmış Şia kültürüyle de bir alakası yoktur!
Bu kızıllık, göçebe Türkmen aşiretlerinin damga rengidir. Çadırlar ve tuğlar kızıl renklidir. Haba, kilim, halı desenleri kızıl renklerle süslenmiştir. Kızların ve evli kadınların bin bir maharetle süsledikleri gelin başlıklarının rengi kızıldır. Kızıl, Oğuzlar’ın bir koluna verilen soy adıdır, boy adıdır. Bu bölgede toprağın rengi kızıldır. Topraktan yapılan testi, bardak, küp, “haranı” (toprak tencere), çiçek saksısının rengi kızıl değil midir? “Allah al gelinler versin.” duasındaki renk, işte bu renktir. Bu kızıllık, şehidin kanı, bayrağın rengidir! Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya ne güzel söylemiş:
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
(…)
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
(…)
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Şevki Bektöre’nin “Volga Kızıl Akarken” romanı, bir zamanların en çok okunan romanlardandı. Ezgisi kulaklarımda yankılanan bir şarkı geliyor hatırıma: “Bir kızıl goncaya benzer dudağın…” Beri taraftan A. Haşim’in “Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta” mısraları…
Kızılhisar kelimesindeki “kızıl”dan duyulan rahatsızlık, acaba Kızılay’dan da duyulmuş mudur? Ya da Kızılırmak, kızıl elma, Kızılcahamam, Kızılcabölük, Kızılca, Kızılyer, Kızılderili, Kızıldağ, Kızıldeniz, Kızıl Kule, kızılca kıyamet, kızılcık dallarına ne demeli? Kızılhisar soyadı, ona olan hürmetten dolayı, sadece Hacı İlyas Kızılhisar’ın sülalesine veridi. İçinde kızıl kelimesi geçiyor diye, Hacı İlyas Kızılhisar’dan rahatsızlık mı duyacağız?!! Elbette hayır!
“Kızıl bir adam varmış… Asarmış… Kesermiş… Kızılasar’dan Kızılhisar olmuş.” diye anlatılan etiyolojik halk efsanesinin tarihî hakikatlerle bir ilgisi yoktur. Konu “kızıl” ve “asar kaya” kavramlarıyla alakalıdır.
Bu örneğin dışında hatıra gelebilecek bir başka örnek de Kızılbaşlık olsa gerek. Peki, kızıl ve börk kelimelerinden oluşan Kızılbörklüler ne demek? Börk, başlık demektir. Kızılcabörk kelimesinden Kızılcabölük kelimesine bir dönüşüm vardır. Yukarıda da söylediğimiz gibi bu bir simgedir /semboldür; inanç değildir.
Bölgenin inanç serüveni bir başka yazının konusudur. Kalın sağlıcakla.