Benim çocukluğumda I. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı gazileri sağ idi. Öküzlerin peşinden karasabanla çift sürmeye gidecek kadar dinç ve sağlamdılar. Öğle ve ikindi vaktinde, Kızılhisar Çarşı Camii önündeki kavak ağacının etrafında oturur, kendi aralarında sohbet ederlerdi. Biz de mahallenin diğer çocuklarıyla etraflarında oynar, zaman zaman sohbetlerini dinlerdik. O zamanlar Kızılhisar (Serinhisar), tiyatro sahnesinin arkasına asılan köy dekoru gibi küçücüktü.
Aradan yıllar geçti, o gazilerden birkaçının adını, çok azının da yüzünü hatırlıyorum. Onların anlattıklarından hafızamda çok az şey kaldı. Her fani gibi, büyük harbin gazileri de bu dünyadan göçüp gittiler. Kayıt altına alınamamış I. Dünya Savaşı hatıraları, maalesef onlarla birlikte kaybolup gitti.
Çanakkale, Galiçya, Filistin-Suriye, Kafkas, Mısır cephelerinde; Büyük Taarruz ve Sakarya önlerinde şehit düşmüş dedelerimizi kaç kişi isim olarak biliyor ve kaç kişi onları bugün layıkıyla hatırlayabiliyor acaba? Daha sonraki dönemlerde Kore’de, Kıbrıs’ta savaşmış gazi ve şehitlerimiz var. Vatan savunmasında, terörle mücadelede, Tendürek ve Gabar dağlarında, Diyarbakır Silopi’de PKK’nın şehit ettiği polis ve askerlerimiz var.
Kimseyi suçlamak için söylemiyorum; I. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı’nın üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizin manevi hatıralarını sembolize edecek Kızılhisarlı Gazi ve Şehitler Anıtı bugüne kadar ilçemizde dikilemedi! Bu anıtın öyle süslü ve sanatkârane olmasına gerek yok. İhtişamlı ve devasa olması da gerekmiyor. Orta büyüklükte kütlesi olan bir kaya parçasının bir yüzünde gazilerin, diğer yüzünde şehitlerin isimlerinin yer aldığını düşünün. Bu anıtı yapacak sanatkâr da hazır. Sevgili hemşehrimiz, ressam Esat Eğer, “Ben bunu yapabilirim.” dediğinde çok heyecanlanmıştım. Geriye bazı bürokratik işlemlerin tamamlanması ve anıtın dikileceği yerin belirlenmesi kalıyor. Uygun görülürse, bu anıt Şehit Polis Ahmet Kabukçu Parkına dikilebilir. Böylece Kızılhisarlı Gazi ve Şehitler Anıtı ile Şehit Polis Ahmet Kabukçu Parkının adı özdeşleşmiş olur.
Gazi ve şehit isimlerinin tespiti için askerlik şubesi kayıtlarının ve ihtiyaç duyulduğunda Genelkurmay ve diğer askerî arşivlerin bir an önce taranması gerekmektedir. Ayrıca ailesinde dede, baba, amca, kardeş ve yakınlarının şehit olduğunu bilen hemşehrilerimizin bu bilgi ve belgeleri bizimle paylaşmalarında fayda var. Çünkü mahallinden edinilen bilgilerin arşiv taramasından çıkacak belgeler ile karşılaştırılması, bize bu konuda büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Anıta yazılacak isimlerin tespitinden sonra, gerisi ressam Esat Eğer ağabeyimizin maharetli ellerine kalıyor! Biz şehitlerimizin manevi mirasçılarıyız. Üzerinde zerre miktarınca
gazi ve şehitlerimizin hakkı olduğuna inanan herkese açıkça çağrıda bulunuyorum. Bugün vefa ve saygı günüdür! Haydi gelin, “Kızılhisarlı Gazi ve Şehitler Anıtı”nı birlikte dikelim. Bu anıtın etrafında yemekler verelim, hayır hasenatta bulunalım, dua ve şükran duygularımızı ifade edelim. Böylece vefanın maneviyatla taçlandığı bir geleneği başlatmış olalım.
Hiçbir şey yapmadan bu dünyadan gelir geçersek; yarın onların yüzüne nasıl bakabiliriz ki?
Arif Nihat Asya ile bitirelim:
Şehitler tepesi boş değil, Biri var bekliyor. Ve bir göğüs, nefes almak için; Rüzgâr bekliyor. Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye; Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye?
Not: Hepinizin Kurban Bayramını tebrik ederim. (Y. Öztürk)