Ağalar Camii, 1650-1725 tarihlerinde hüküm süren Kızılhisarlı Salih Ağa tarafından toprak örtülü olarak yaptırılmış ve H.1146 / M.1730 yıllarından sonra Salih Ağa’nın oğlu Kör Ali Ağa ile onun oğlu Hacı Mahmut Ağa tarafından restore ettirilmiştir (Aydoğdu, 1979:36).
Ali Vehbi, “Acıpayam” adlı eserinde Mümin Ağa’nın aslen Edirneli Cesrî Mustafa Paşa’nın torunu olduğunu ve siyasî bir suçtan dolayı Kızılhisar’a yerleştiğini belirtmektedir (Ali Vehbi, 1951:194). Öyle anlaşılıyor ki, Ağalar Camiinin ilk yapımından takriben 135 yıl sonra, toprak örtülü eski camii yıkılmış, yerine kitabesinde 1276 tarihi bulunan bugünkü camii yapılmıştır.
İbadet kapısı üzerindeki kitabesine göre camii H.1276 /M. 1859-1860 yılında Kızılhisarlı Hacı Hamza Bey tarafından yaptırılmıştır.
Mermer levha üzerindeki dört satırlık Türkçe kitabe sülüs hatla yazılmıştır. Kabartma harflerle yazılan kitabe metni şöyledir: “1276 / sâhib’ul-hayrât ve’l-hasenât / Kızılhisarlı Hâcı Hamza / Beğ eyledi bu hayr-ı bünyâd”
Dikdörtgen planlı ibadet mekânı ile bunu L şeklinde saran son cemaat yerinden meydana gelen camii, açık sarı boyanmış sade dış cepheleri üzerindeki dıştan kırma çatılı üst örtüsü ve kuzey batı köşedeki tek şerefeli minaresi ile dikkati çekmektedir.
1970’li yıllarda oldukça yüksek olan camiinin çevre duvarları, bugün camiinin kuzeybatısında bulunan yolun dolgu malzemesi ile doldurulmasından dolayı, yol cephesinde küçük duvarlar şeklinde kalmıştır. Camiinin iç avlusu ile yol arasında yaklaşık iki üç metrelik kod farkı bulunmaktadır. 1998’lerde camiinin kuzeydoğu bölgesinden kıble istikametine doğru, çok geniş olmamakla birlikte üç metrelik küçük bir yol daha açılmıştır. Hatta bu bölgede bulunan küçük mescit yıkılmış, camiin doğu tarafında açılan yeni yola doğru beş altı merdivenle inilen küçük bir kapı yapılmıştır.
Bu duvarların çevrelediği bir avlu içinde yer alan camiinin harimi, (camilerde cemaatin namaz kılması için ayrılmış bölüm) kuzey ve doğu yönden L şeklinde son cemaat yeri ile kuşatılmıştır. Kuzey yönde yuvarlak, doğu yönde sepetkulpu kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütunun taşıdığı son cemaat yeri düz örtülüdür. Kemerlerin onarımlar sırasında değiştirildiği düşünülmektedir. Son cemaat yerinin sütunları, 2000 yılından önce yapılan tadilatta demir çerçeve ve camla kapatılmıştır. İç mekâna girişi sağlayan kuzey duvarındaki yuvarlak kemer açıklıklı kapının kenarları, iki sıra halinde dizilen sekiz dikdörtgen panonun içinde yer alan S, C kıvrımları ve dairelere bitiştirilmiş stilize yaprak ve ince dalların meydana getirdiği soyut bitkisel kompozisyonlarla süslenmektedir (Pektaş, Acp. Semp. Bild. 2007:426).
Enine dikdörtgen planlı ibadet mekânının kuzey yönünde, girişin hemen önünde iki ahşap sütunun taşıdığı bir mahfil yer almaktadır. Güney duvarında mihrap nişi (mimari yapılarda duvar içinde bırakılan oyuklar) vardır (Pektaş, 2007:427). 1970’li yıllarda mihrabın hemen yanından eski bir minber bulunmaktaydı. Bu eski minber maalesef sökülüp atılmış, camiinin güneybatı köşesine yerleştirilen sade, yeni minberin bulunduğu iç mekân düz örtülü olup tarihî özelliğini yitirmiştir. Mahfilin hemen önünde bulunan doğu ve batı iç kemer süslemelerinden belli belirsiz motifler kalmıştır.
Ayrıca, Ağalar Camii’nin 1968-1972 yılları arasında imamlığını yapan Hasan Hüseyin GÖZ, “Camiinin doğu ve batı duvarlarında ahiretteki mizanı hatırlatan iki, ince terazi çizimi vardı. Maalesef bunlar bugün kaybolmuş. Benim imamlığım sırasında gözümüz gibi koruduğumuz, camii yaptıran Hamza Bey’in eşinin özel dokutturduğu söylenen ipek bir halı vardı. Ne yazık ki o tarihî halı da çalınmış.” diyerek serzenişini dile getirmektedir.
Camiinin kıble tarafında küçük bir haziresi (külliye, cami, mescit, tekke gibi dinî yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlık) vardır. Maalesef hazirenin bugünkü durumu, çok da iç açıcı değildir. Ağalar Camii’nin şimdiki dernek başkanı Şevket Çoban, çocukluğunun buralarda geçtiğini, mezar taşlarından birçoğunun çalındığını söylediğinde, biz de yağmalanan bu tarihe üzülerek şahitlik ettik. Buradan yetkililere sesleniyoruz; Serinhisar Ağalar Camii’nin bu tarihî mekânı aslına uygun şekilde düzenlenip koruma altına alınmalıdır.
Hamza Bey’in mezar taşını okuyarak bitirelim: ”1285 / eyledim azm-i hakikat meskenim / dâru’l-bekâ rûz-ı mahşerde şefî’imdir / Muhammed Mustafâ el merhum Ahmed Ağa / zâde el-Hâcî Hamza Beğ ruhuna / fâtiha”
Yaşar ÖZTÜRK
Kaynaklar:
1. Aydoğdu, H. Hüseyin, Kızılhisar Tarihi, Hamle Matbaası, Muğla, 1979
2. Ali Vehbi, Acıpayam Tarihi, Çankaya Matbaası, Ank. 1951
3. Pektaş, Kadir, “Acıpayam ve Çevresindeki Türk Dönemi Eserlerinden Bir Kesit”, (Ed. Turgut Tok), I. Acıpayam Sempozyumu Bildirileri, PAÜ- Acıpayam Kaymakamlığı, Zirve Medya Grup Matbaacılık, Denizli, 2007