Geçenlerde telefonum çaldı ve tok bir erkek sesi kedini tanıttı: “Ben Suat…” dedi. Şaşırdım kaldım. Arayan liseden sınıf arkadaşım Suat’tı ve biz mezun olduğumuz günden beri hiç görüşmemiştik. Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Dile kolay, aradan tam 37 yıl geçmiş.
Suat’ın telefonundan sonra lisedeki arkadaşlarımızla birer ikişer irtibat kurmaya başladık. Her seferinde çocuklar gibi seviniyorduk: Bahriye, Cihannaz, Ayşe, Beyhan, Mukaddes, Hatice, Halime, Hülya, Birsen, Derya, Ayhan, Ramazan, İsmet, Nazmi, Murat, Şemsettin, İlkay, Adnan, Önder, Hüseyin, Faruk…
Birbirimize imrenerek baktığımız o gençlik günleri çoktan gelip geçti. Mevsimin bahar olmadığını meteorolojiden değil, artık eski fotoğraflara baktığınızda anlıyorsunuz. Zaman zamanı kovaladı ve hayat bizi bir yerlerden alıp bir yerlere savurdu. Osman ve Süleyman aramızdan göçüp gitmiş, Hülya eşini kaybetmiş ve ne hazindir ki bizim bunlardan haberimiz bile olmamış.
“Biz şehir ahalisi, kara şemsiyeliler!” caddelerde birbirimizden habersiz dolaşırken, uzaklardan gelen bir sesin çağrısıyla irkildik. Evlerin karşıda, dostların uzakta olmasına gönlü razı olmayan birkaç vefalı dost; küllenmiş ocaklarda yeniden bir muhabbet kıvılcımı oluşturmak için bizi dost meclisine çağırıyorlardı.
Bizim öğrencilik yıllarımız, gerçek mermilerin havada uçuştuğu 1980 öncesi günlere dayanır. Sokak çatışmalarında insanların acımasızca öldürüldüğü günlerdi. Bizim nesilden bazıları idealist, milliyetçi, İslamcıydı; bazıları devrimci ve sosyalistti; ama hepsi vatanseverdi. “Vatanı biz kurtaracağız!” derdiyle tutuşan genç adamlardı. Sonra bir düdük, bir ara kesit gelip çattı. Bıyıkları terlememiş delikanlılar, gencecik kızlar, tankların gölgesine sığınmış darbeler, ihtilaller gördü. Acılı ve zor günlerdi. Bizim nesil, Batılı bir akşama yenik düştüğünü, maalesef yıllar sonra fark edecekti.
Oysa yağmur tıkırtılarında tavan araları akan ahşap evlerin kireçli duvarlarına kazınmış nice gençlik hayallerimiz vardı. O hayaller, masal ve efsanelerdeki cin ve periler gibi, kapı zembereği kırılmış, kırmızı tuğlalı evlerin yıkık ve sıvasız bacalarından uçup gitti. Bugün ne cin kaldı ne peri…
Zaman geçti, devran döndü. Murat Şakir arkadaşımız iyi bir organizatör olduğunu bir kez daha ispat etti. Sağ olsun, bir yemek tertip etti ve beni o dost meclisine çağırdı. Nazmi, Suat ve Birsen de bu konuda büyük emek ahrcadılar. Tam 37 yıl sonra lisedeki sınıf arkadaşlarımızla buluştuk. O ne ilginç bir karşılaşmaydı. Son görüntüleriyle birbirini tanıyamayanlar, ellerini uzatıp yeniden tanışıyorlardı. Davete yalnız gelenler de vardı, ailecek katılanlar da…
Bugün Denizli Ticaret Lisesinin yerinde yeller esiyor. Muhasebe kokulu o eski günlere dalıp gittik. Her şey bir hayal perdesi gibi akıp gitti. Tıpkı şairin dediği gibi “Zaman akar, zaman geçer, zaman zaman içinde…”
Yüzlerinde hâlâ gençlik yıllarının gülümsemelerinden gamzeler kalmış sınıf arkadaşlarımla kucaklaşmak ne güzel… Pamuk şekeri tadındaki o eski muhabbetleri ne kadar özlemişim. Teşekkürler sevgili arkadaşlarım. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Aramızdan ayrılanları da rahmetle yâd ediyorum.
Unutmayalım, ihmal ettiğimiz her güzellik, ertelediğimiz her görüşme, vadeye yaymaya çalıştığımız hayatın her anı, bir daha dönmemek üzere, bizden uzaklaşıp gidiyor. Ticaretin hengâmesi içinde boğuşmayı, siyasetin çıkmazlarında çarpışmayı, “alamadım, satamadım” demeyi bir kenara bırakın. Senetler, banka kredileri, telefon lakırdıları ve çocuğun okul masrafları derken bir bakarsınız ömür bitivermiştir. Paranın, makamın, hırsın ve öfkenin esiri olmayın. Kendinize bir iyilik yapın; dostlarınıza ve kendinize zaman ayırın. Bugün bir hasta ziyaretine gidin, uzaktaki bir arkadaşınızı telefonla arayın, bir fakiri sevindirin ya da etrafınızdakilere gülümseyin. Bu kubbede baki kalacak olanın hoş bir seda olduğunu unutmayın!
İsmet Özel ne güzel söylemiş:
Biz şehir ahalisi, kara şemsiyeliler!
Kimbilir kimden umarız emr-i b'il-ma'ruf
Kimbilir kimden umarız neyh-i ani'l-münker
Gelin, fırsat varken birlikte güzel şeyler yapalım. “Keşke”ler pişmanlığımız olmasın! Gönlünüz huzurla dolsun efendim. Saygı ve muhabbetle.