"MESEM VE ÇEDES PROJELERİ TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE AYKIRIDIR"

TAKİP ET

Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Hüseyin Özdemir, Çocukların geleceğinin 'MESEM' ve 'ÇEDES' üzerinden karartılmasına izin verilmemesini istedi.

Milli Eğitim Müdürlüğü önünde sendika üyeleriyle birlikte basın açıklaması yapan Özdemir,  “Millî Eğitim Bakanlığı’nın patronlara ucuz iş gücü sağlamak için gündeme getirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve eğitim sistemini büyük ölçüde dinselleştirmeyi hedefleyen ÇEDES projesinin sonuçları, çocuklarımızın tehlikeli bir kuşatmayla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

 

“Bir gün okul, dört gün iş” sloganıyla hayata geçirilen (MESEM) uygulaması öğrencilerin patronlara ucuz iş gücü olarak sunulmasının önünü açmıştır. MESEM projesiyle yüzbinlerce çocuk ‘çırak’ ya da ‘stajyer’ kimliğiyle işçi gibi çalıştırılmaktadır.Son yıllarda iktidar eliyle derinleştirilen ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar MESEM’ leri bir tercih olmaktan çok, yüzbinlerce çocuk ve genç için adeta bir zorunluluk haline getirmiştir.

 

Ülkede en düşük emekli aylığının 10 bin lira olduğu koşullarda MESEM kapsamında çalıştırılan yoksul ailelerin çocukları, okumak yerine çalışmaya zorlanmaktadır. Ekonomik sorunlarla ve ağır borç yüküyle boğuşan yoksul emekçi aileleri, asgari ücretin yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında ücret ödenmesi nedeniyle MESEM gibi uygulamalara mecbur bırakılmıştır. 

 

Çocukların yasal olarak tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak olmasına rağmen, MESEM bünyesinde çalıştırılan çocuklar/gençler iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Çocuk işçiliğinin devlet eliyle meşrulaştırılması anlamı taşıyan MESEM uygulaması nedeniyle sadece son bir yıl içinde en az 8 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir” dedi.

 

“MESEM UYGULAMASI DAHA FAZLA CAN ALMADAN DURDURULMALI”

 

MESEM’in patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulan bir teşvik sistemi olduğunu belirten Özdemir, “MESEM öğrencilere mesleki eğitim verilen ya da iddia edildiği gibi staj üzerinden beceri kazandıran bir uygulama değil, patronlara kaynak aktarmak amacıyla oluşturulmuş bir teşvik sistemidir.

 

12 yıllık zorunlu eğitim süresini fiilen 8 yıla indiren ve devlet eliyle ucuz işçiliği özendiren MESEM uygulaması daha fazla can almadan durdurulmalı, patronları değil öğrencileri merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilmelidir. İktidarın kendi dünya görüşüne uygun nesiller yetiştirme hedefi tüm topluma yönelik fiili bir dayatma haline gelmiş durumdadır.

 

Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde yürütülmekte olan ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımlar laik eğitim ve laik yaşama açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir.

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı dinselleşme uygulaması olarak karşımıza çıkan ÇEDES Projesi, çocukların zihinsel gelişim süreçlerine ve pedagoji bilimine tamamen aykırı bir içerikte hazırlanmış ve 81 ildeki bütün okullarda uygulanmaya başlamıştır. Okullarda sadece öğretmenlerin eğitim öğretim hizmeti verebileceği gerçeği ortada dururken, ÇEDES projesi ile okullarımızda imamlar, vaizler ve Diyanet’e bağlı memurlar “manevi danışman” olarak görevlendirilmekte ve yasa dışı bir şekilde fiilen eğitim öğretim hizmeti vermektedir. Okul içinde ve dışında yapılan dini içerikli etkinlikler, özellikle toplu namaz etkinlikleri ve öğrencilere mezarlık temizletilmesi gibi etkinlikler çocukların zihinsel gelişimi açısından sakıncalı olduğu gibi laik eğitime de temelden aykırıdır” diye konuştu.

“MESEM VE ÇEDES DAYATMASINA KARŞI BÜTÜN GÜCÜMÜZLE MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün güçleriyle  mücadele etmeyi sürdüreceklerini kaydeden Özdemir şöyle konuştu: “Devletin, sadece belli bir inanca özgü değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılık anlamına gelmektedir. Eğitim sisteminin belli bir dinin ve belli bir mezhebin kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi, çocuklarımızın dini etkinlikler üzerinden istismar edilmesi kabul edilemez bir durumdur Hiçbir toplum aynı düşünen ve aynı inanca sahip olan insanlardan oluşmaz. Laiklik ve laik eğitim, toplumdaki farklı inanç ve mezheplerin bir arada , özgürce ve barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir. Eğitim Sen, tüm toplumun, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi anadilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit, demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal eğitim görmesini savunmaktadır. MESEM ve ÇEDES projeleri temel hak ve özgürlüklere aykırıdır ve derhal durdurulmalıdır. Çocuklarımızın MESEM, ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine tepkisiz kalmayacağımız. Eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve kamuoyunu MESEM ve ÇEDES uygulamalarına karşı birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz. Eğitim Sen olarak okullarımızın piyasa odaklı ve dini içerikli etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için, iktidar eliyle hayata geçirilen MESEM ve ÇEDES dayatmasına karşı bütün gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz.” MESUT GÜLER

 

 

 

Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Hüseyin Özdemir mesem çedes projeleri