CHP İl Başkanı Mahir Akbaba, son günlerde yaşanan
süreç ve YSK’nın son kararı ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Karardan
duyduğu rahatsızlığı sert sözlerle eleştiren Akbaba, “Bir hukukçu olarak bu
karardan hicap duyuyorum. Ne esas ne de usul bakımından hukuki, somut ve
geçerli olarak gerekçelendirilemeyen bu karar; tarihe utanç kararı olacak
geçecek bir hukuk cinayeti ve demokrasi ayıbıdır.
Öyle ki, bu kararla, demokrasinin çoktan gasp edilen
hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığından gayrı geriye kalan tek emaresi olan
seçme ve seçilme hakkı da gasp edilmiş, sandığın namusuna halel getirilmiştir.”
dedi.
Açıklamasına “Yüksek Seçim Kurulu, kurulduğu 1950 yılından bu yana böyle bir itiraz sürecine ve böylesine siyasi bir karara imza atmamıştı.” Sözleri ile devam eden Başkan Akbaba, artık Yüksek Seçim Kurulu’nun nerede ve zaman duracağının belirsiz olduğunu çünkü Yüksek Seçim Kurulu’nun siyasi baskılar nedeniyle yasaların ve yerleşik uygulamaların dışına bir kere çıktığını ifade etti.
Akbaba açıklamasını şöyle sürdürdü: “
“Bir kereden bir şey çıkmaz diyen Yüksek Seçim
Kurulu’nun bu kararı, ileride ayaklarına dolaşacak bir karar olacak. Zira en
yalın şekilde sorarsak: Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa
Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart’ta
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla
yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı
kıstasla neden yenilenmemektedir ?
Bu sorunun tek yanıtı: 31 Mart Kararı’nın, hukuki
değil tamamen siyasi bir karar olmasıdır.
Yüksek Seçim Kurulu sandıklarda hiçbir usulsüzlük
olmamasına rağmen tüm oyları iptal edip, tüm seçmenlerin iradelerini yok sayıp,
halkın açık tercihini ayaklar altına alarak çöpe atmıştır. Yani faturayı,
günahsız seçmene kesmiştir.
Oysa aynı Yüksek Seçim Kurulu, bundan önceki hiçbir
seçimde, sonucu, seçmene fatura etmemiş, seçmeni cezalandırmamıştı.
31 Mart Kararı ile milletimizin iradesini yok
sayanları, bu iradenin gasp edilebileceğini sananları siyasi olarak bu kararın alınmasında
payı ve katkısı olanları tarih unutmayacak, affetmeyecektir.
Yüksek Seçim Kurulu Üyelerinin, seçmene karşı
işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmesi gerekmektedir.
Ülkemizde ekonomik sıkıntılar artık taşınamaz hale
gelirken, huzursuzluk her geçen gün artarken, içeride ve dışarıda güvenlik
riskleri giderek belirginleşirken, buna bir de bizzat ülkeyi yönetenler
tarafından yönetimde meşruiyet krizi eklenmiştir. Ne yazık ki hak, hukuk
ve adalet kavramlarının içi tek bir kişinin isteği ile boşaltılmış,
hem partinin hem de devletin başına aynı kişiyi oturtan partili
cumhurbaşkanlığı sistemi, iktidar partisi ile devlet arasındaki sınırları yok
etmiştir. Ve bu sistem, demokrasimizin önündeki en büyük tehdittir.
Bizler biliyoruz ki: 31 Mart'ta Honaz’ımızda ve
İstanbul'umuzda milletimiz sandığa giderek tercihini yapmış, iradesini ortaya
koymuş, kararını vermiş, başkanlarını seçmiştir.
Honaz'ın Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, İstanbul'un
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'dur.
Biz Denizli İl Örgütü olarak Honaz'ımız için seçim
seferberliği ilan etmiştik, 2 Haziran'dan sonra Genel Merkez'imizin vereceği
her türlü görevi ve İstanbul İl Başkanlığı'mızın tüm ricalarını yerine getirmek
için üstümüze düşeni fazlasıyla yapacağız.
Bugün itibariyle İstanbul'daki Denizli Dernekleri ile
temasa geçildi, artık İstanbul'umuz için de çalışmalarımıza başlayacağız.
Hem Honaz’ımızda hem de İstanbul’umuzda bize oy veren
herkes ile el ele vererek, birlikte yürüyeceğimize inancım tam. Zira zafer
inananlarındır, zafer hak edenlerindir. Biz haklıyız, bir kere daha hem sahada
hem sandıkta hem de masada kazanacağız çünkü bizler dün birlikte çalıştık,
birlikte yorulduk ve birlikte kazandık, bugün de birlikte kazanacağız, asla
haksızlık, hukuksuzluk karşısında yenilmeyeceğiz, diz çökenlerden, hakkımızdan
vazgeçenlerden olmayacağız.
İl Başkanları olarak soğukkanlı düşünerek, mantıksal
ve uyumlu bir çalışma ile örgüt disiplini içinde davranarak, Honazlı ve
İstanbullu seçmenlerimizin hakkına, iradesine bir kere daha sahip çıkacağız.
Demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu
içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm
yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 2 Haziran’da Honaz’ımızda
ve 23 Haziran’da İstanbul’umuzda kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik
mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart’tan çok daha büyük bir zafere
ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Honaz'ımızda da, İstanbul'umuzda da
kazandıklarımız, kazanacaklarımızın teminatıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız
milletimizin olacaktır.”