Gece yatak ıslatmanın 5 yaşın üzerindeki çocuklarda istemsiz olarak uykuda, yatağa yada giysilere yinelenen bir biçimde idrar kaçırmayla görüldüğünü söyleyen Uz. Dr. Yasemin Baran; “Ülkemizde altına kaçırmanın görülme sıklığı 7-10 yaş grubunda yüzde 7-9, 15 yaş grubunda ise yüzde 1-2 civarındadır. Ülkemizde 5-18 yaş arasındaki çocukluk yaş grubu nüfusunun 20 milyon olduğunu göz önünde bulundurursak, çocuklarda alta kaçırmanın ülkemiz için ne kadar büyük bir problem olduğu açıkça görülebilir” dedi.
Sosyoekonomik düzeyi ve eğitim
düzeyi düşük geniş ailelerin çocuklarında alt ıslatmanın daha sık görüldüğünü
anlatan Uz. Dr. Yasemin Baran gece yatak ıslatan çocuklarda ilerleyen yaşlarda
anksiyete ve kendine güven gibi psikolojik sorunların gözükebileceğini söyledi
ve şöyle devam etti: “Gece yatak ıslatma basit ve komplike şeklinde iki alt
gruba ayrılır. Basit tipinde gece yatağı ıslatma dışında gün içinde herhangi
belirti yoktur. Komplike tipte ise gece altını ıslatma yanında, gündüzleri ani
sıkışma hissi, sık idrara gitme, gündüz idrar kaçırma, kronik kabızlık gibi
bulgular eşlik eder. Bu hastaların ayrımı yapılara uygun tedavi başlanmalıdır.
Eskiden beri altını ıslatan çocukların derin uykuları olduğu bilinir. Ailelerin
çoğu çocuklarının çok zor uyandırıldığından şikâyetçidir. Bu hastalarda önemli
problemlerden biri uykuda mesane dolgunluğunun hissedilmemesi ve tuvalete
gitmek için uyandırılamamalıdır.
Çocuklarda gece üretilen idrar miktarı ile gece mesane kapasitesi
arasındaki dengenin bozukluğuna bağlı olarak geceleri mesane daha kolay
dolmakta ve uyanma güçlüğünün eklenmesi ile yatağı ıslatma ortaya çıkmaktadır.
Mesane doluluk ve kontraksiyonlarının algılanmasında gelişimsel bir gecikme söz
konusudur. Çoğu çocukta uyanma yeteneği sinir sisteminin olgunlaşması ile
düzelir.
Tedavi Ne Zaman Yapılmalıdır ?
Çocuğa ve aileye problemin
anlatılmasının ve ayrıntılı bilgi verilmesinin tedavinin başarısında büyük rol
oynadığını aktaran Baran, 5 yaşından önce tedaviye başlanmaması gerektiğini
belirterek; “ İdrar kaçırma problemi olan vakaların yüzde 15’i her yıl
kendiliğinden düzelir. Tedavi yaşı genellikle okula başlama yaşıdır. 8 yaşından
sonra ise, yaratacağı psikolojik
problemler göz önünde bulundurularak tedavi öncelikli olarak
düşünülmelidir.Hastaya göre uygun ilaç veya alarm tedavisi kullanılan tedavi
yöntemleridir. Hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, hasta mutlaka 2-4 hafta
içinde kontrole çağırılarak seçilen tedavinin başarısı değerlendirilmelidir.
Tedavinin başarısı için; seçilen yöntem ve aile-çocuğun uyumu yanında, hekimin
yaklaşımı, ayırabildiği zaman, samimiyeti ve yaratacağı güven duygusu çok
önemlidir” dedi.