Adalet bir kişilerin ve toplumun güven ve huzur içinde geleceğe yürümesini sağlar.
Bu yürüyüş zaman zaman sıkıntıya düşer.
Adaleti ayakta tutan ayaklar arasında denge değişir ve adalet bir tarafa ağdırır. Bu ağdırma katlabilirlik sınırını geçtiğinde adalet yıkılır ve yıkılırkende kendisiyle birlikte insanlığı, toplumu, devleti vatanı da yıkar ve alır götürür.
Adaleti ayakta tutan ayaklar
Yapılan yasaklanmış veya hoş görülmeyen bir eylemden zarar gören MAĞDUR veya MAĞDURLAR.
Yasaklanmış ve hoş görülmeyen bir şeyi yaparak kişi, kişiler ve toplumu zarara uğratan veya uğratanlar. Eylemin failleri ZANLI veya ZANLILAR.
Yasaklanmış eylemlerin oluşması sebebiyle huzur ve güvenden kısmen veya tamamen mahrum olan TOPLUM. Buradaki denge toplum lehine aşırı olduğu takdirde baski ve zulüm kişiler lehine olduğunda ise toplumu ayakta tutan birlikte yaşama düşüncesi yok olurki toplumu oluşturan insanların düşünce yamyamına dönüşmesine sebeb olur.
Adaletin oluşmasını ve ayaklar arasında dengeyi sağlayacak olan İDARE.
İdare burada en önemli görevi üstlenir dengeyi sağlamak. Bunun dışında kişi haklarına ve toplumun adalet anlayısına müdahele edilirse adalete inanç kalmaz. O zamanda ferdi adalet sağlamaya yönelmeler olur. Buda herşeyin tepetaklak olmasıdır.
Denge zanlılardan ve hükümlülerden yana olduğunda kişiler ve toplum iki kere mağdur olurki iş öç almaya yıkılsın bu idare demeye varır.
Zanlılar aleyhine hak edilenden daha ağır hükümler koyduğunuzda zulüm başlar. Zulmün girdiği adaler içinde bulunduğu toplumun çar çabuk yıkılmasına sebeb olur.
Toplum adaletteki dengenin, magdurların veya zanlıların aleyhine olmasından zarar görür. Toplum insanlara içinde huzur güven ve refah içinde yaşama imkanını veremez ki bu toplumun kendi kendisini yok etmesidir.
Günümüzde Türkiyemizde bu denge zanlılar ve hükümlüler lehine çok önemli şekilde bozulmuş durumda.
Dolayısıyla hükümler caydırıcılık görevlerini yapamıyorlar.
Bir çok kere duyuyoruz aman öder geçerim deniyor. Yüz binlerce lira tutan bir suç konusunda siz bir kaç bin lira ceza uyguluyorsunuz tabiki caydırıcı olamıyacaksınız.
Bu denilememeli yapılamamalı. Cezaların çekilmesinde kabul edilemiyecek kolaylaştırmalar sağlanması caydırıcılıkların öldürülmesidir.
SİZ HÜKÜMLERİ GEREKTİĞİ GİBİ UYGULAMIYORSANIZ BÜTÜN BU ADALET İÇİN YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALARI VERDİĞİNİZ EMEKLERİ LAĞIM KANALLARINA ATMIŞSINIZ DEMEKTİR.
Bizde bir yanlış var. Suç olan bir olayın olmadan önce bilinip önlenmesi gerektiği düşünülüyor. Bu ancak hükümlerin tam uygulanması ile toplum düşüncesinde caydırıcılığın oluşturulmasıyla mümkün olabilir.
Günümüzde maalesef siyasi saiklerle adalet yeterince denge sağlayamıyor ve caydırıcı olamıyor. Bu bir kişi veya bir kurum lehine veya aleyhine olmaktan ziyade genel.
İşin içine siyasi saikler girince tabiki adaletin içindekilerde ellerini taşın altına koymuyorlar. Buda adaletim en azından kollarını değilsede ellerini bağlıyor.
İnşallah düzeltilir.