Uzak gibi görünür.
Olmaz gibi gelir.
Bize uğramaz zannedilir.
Halbuki bela, zulüm,ölüm,ansızın hiç hissettirmeden çeşitli kılıklarda ansızın hiç ummadığınız anlarda gelir.
Genellikle karşınıza dikilldiğinde sizin için artık çok geçtir.
Belanın, zülmün, öldürülmenin, yokoluşun gelişini görmemeniz, duymamanız, anlamamanız için kulağınızı tıkarlar gözünüzü kapatırlar anlayışınızı dumura uğratırlar.
Bunun örnekleri tarihte sayılamıyacak kadar çoktur.
Türk Milleti olarakta bunu pek çok kere yaşadık. Şükürki her defasında bir şekilde kurtulduk.
Kurtulduk ancak o kadar büyük acılar yaşadık o kadar büyük bedeller ödedikki anlatabilmek mümkün değil.
Ne yazıkki unuttuk. Ne yazıkki ders almıyoruz. Ne yazıkki hazırlık yapmıyoruz. Ne yazıkki tedbir almak için çırpınanları yalnız bırakıyoruz.
Şimdiye kadar bu belalardan,zulümlerden, öldürülüşlerden kurtulmuş olmak, yine kurtulacağımız anlamına gelmez.
Kurtulamamanın telafi yoktur. Kurtulamamak yok oluştur.
Yok oluşta sondur. Yok oluşlar çok acı çok yakıcı çok kirli çok zorlu olurlar. Yok oluşlarda saniyeler insana yüzyıllar gibi gelir.
Dayanılmaz demiyorum Çünkü dayandırtırlar, kurtuluşunuz yoktur dayanırsınız.
Bu çok uzak değildir. Yemek içmek nefes almak kadar tabidir.
Nasılki bir kaç dakika nefessiz kalmayı düşünemiyorsanız, bunuda düşünmekten bir kaç dakikada olsa vaz geçmeyin.
Yaşanan örneklerden biri uğruna canınızı feda edeceğiniz kızınız gözünüzün önünde kirletiliyor. Sizde çaresiz bakıyorsunuz. Ne düşüneceğinizi neler hissedeceğinizi bir değerlendirin bakalım.
Gelecekte olacakların çaresi bu gün alınır. Bu gün alınmayan çareler gelecekte netice olarak karşınıza çıkar ve genellikle olumsuz ve kötü neticeler olurlar.
Karar bizim.