Bir gün için Suriyeli Somalili Afganistanlı Myanmarlı Libyalı olduğunuzu düşünün.
Bulunduğunuz ülkeden yola çıkınız. Dere tepe yaya yürüyünüz. Yakalanmamak için genelde geceleri yol alınız. Yanınızda eşyanız yiyeceğiniz suyunuz yok. Su ve yiyeceği ya çalacaksınız ya da parayla birkaç misli pahalıya alacaksınız. Sizi soymak isteyen karınıza kızınıza göz dikenler olacak.
Gittiğiniz yerde kabul görüp görmeyeceğiniz belli değil. Bir kampa tıkılacaksınız. Ekmek verirlerse yiyecek su verirlerse içeceksiniz. Kabul edildiyse ne ala. Ancak bitmiyor. Doğru kamplara bir dilim ekmeğin bir bardak suyun peşinde koşacaksınız. Bitin pirenin tozun toprağın içinde yaşayacaksınız.
Kamptan kurtuldunuz bitmiyor. Bulunduğunuz ülkenin ücretinin yarısı veya üçte birine yarı aç çalışacaksınız. Çoğu zaman paranızı alamayacaksınız. Yine sizden karınız kızınız belki de oğlan çocuğunuz istenecek. Çareniz yok sabır edeceksiniz.
En kötüsü ne zaman insan kabul edileceksiniz bilemeyeceksiniz. Dayanamayacaksınız. Yeniden kaçak olarak yollara düşeceksiniz. Bir denize geleceksiniz. Hayvanlar sizi bekliyor olacaklar. Çok gizli yerlerinizdeki son paraları bu hayvanlara vereceksiniz.
Çürük çarık teknelere kapasitesinin üç beş misli tıkılacaksınız. Kap kara deryaya salıverileceksiniz. Ölüm size gel gel diyecek. Bir yerde ölümle randevunuz gerçekleşecek. Kendinizi mi çocuğunuzu mu kurtaracaksınız bilemeyeceksiniz. Çocuğunuz gözlerinizin önünde ölecek. Büyük ihtimalle sizde öleceksiniz.
Ölmediniz deryayı aştınız. Bitmedi. Tekrar tel örgüler. Horlanmalar hakaretler eziyetler. Açlık susuzluk pislik yakanızı bırakmayacak. Yeri gelecek organlarınızı çalacaklar. Organlarınız için öldürüleceksiniz.
Yakalandınız sınır dışı edildiniz. Kamplar açlık susuzluk. Siz dayandınız çocuğunuz dayanamadı ölüyor. Sizde çaresizliğin verdiği acıyla çocuğunuzun ölümünü an be an izleyeceksiniz.
Ülkenize geri döndünüz bitti mi? Hayır. Kimin eline düşeceğiniz belli değil. Yönetimin eline düştünüz. Yurdunuzdan kaçtığınız için hain olacaksınız. Yönetimle savaşanların eline düştünüz. Özgürlük savaşından kaçtığınız için yine hainsiniz. Öldürülür müsünüz yaşar mısınız Allah bilir.
Bütün bunları niye yaparsınız.
Yukarıda anlattığımız durumlardan daha kötü durumda olduğunuz için daha kötü vahşetlerden kurtulmak için yaparsınız. Bomba yağmurlarında ateş toplarından kurtulmak kızınızın karınızın seks kölesi olmaması bir gece en sevdiklerinize tecavüz edilirken seyretmemek için yaparsınız.
Niye bunu yazıyorum.
Suriyeliler Afganlılar hakkında birçok yazı paylaşılıyor. Haklarında çok ağır ithamlar oluyor.
Yukarıda anlattığımız olayları bir gün için olsa da yaşadığınızı farzedin. Bir gün aç susuz kaldığınızı düşünün. Ondan sonra haklarında hüküm veriniz.
Yine düşününüz. Siz olsaydınız ne yapardınız.
Yine düşününüz. Bu insanların içinden geldikleri ateş topunu bu insanlar mı yaktı.
Bu insanlar mı suçlu.
Vakti zamanı geldiğinde insanlık ayağa kaldırılmamalı mı?
İnsanlığı ayağa kaldırmanın şerefi bizim olmamalı mı? Bunun Allah indinde mükafatı yok mu?
Bu kainatı ve bu insanları yaratanın Dünyadaki yardım eli olmak kötümü?
Bu insanları bu hale düşürenlerin elinden bu insanları çekip kurtarmak iyi değil mi?
Şimdi iyilik ekilirse yarın iyilik hasat edilmez mi
Şimdi bu insanları bize, bizi bu insanlara karşı kullanmıyorlar mı.
Böyle yaptığımızda bizi ve bu insanları karşı karşıya getirenlerin ekmeğine yağ ile bal sürmüyecek miyiz.
Birazcık düşünce.
Birazcık olsun neyi neden yapıyoruz diye düşünmekle de bir şey kaybetmeyiz.