Yıl 1959 du galiba.
Kasabamız Süllerden beş altı kilometre uzakta Dutlar alanı mevkinde babam koyun ağilı yapıyordu. İnşaat ustaları ajans dinlemek için radyo istemişlerdi.
Babamda kocaman biri kare biride silindir şeklinde kocaman iki pili olan kocaman bir radyo getirmişti.
O radyo daha sonralarıda ağılda kalmıştı.
Radyo sabahları saat altıda istiklal marşı ile açılır daha sonra günaydın Türkiye proğramı olurdu. Bu proğramda bir saat boyunca türkü söylenirdi.
Radyo açılınca İstiklal Marşımız çalınırdı.
Bende İstiklal Marşının neresinde uyanırsam hemen fırlar hazır ol vaziyette marşımızı dinlerdim.
O zamanlar ilk okulumuzda vatan millet sevgisi devlete bağlılık ve güven esastı.İstiklal marşı herşeyimizin esası ve ruhu idi.
Tam İstiklal Marşımız bitip ben tekrar yatmak isterken büyüklerden birisi beni çağırırdı.
Bu hep böyle oluyordu.
Uyku tatlı idi.
Büyükler daha erken kalkardı küçük büyük herkese iş vardı. Karıncalar gibiydik. O kadar yorulurdukki yatıp uyumak diye birşey yoktu. Herkes akşamları bir köşede adeta yığılıp kalırdı.
Bu yüzden sabahları kalkmak zordu. Hele biz çocuklar için daha zordu. Bizleri uyandırmak daha zordu.
Ailem benim istiklal marşına karşı olan sevgimi görmüşler beni İstiklal marşı ile uyandırıyorlarmış. İstiklal Marşı biter bitmez de beni çağırıyorlarmış.
Hep hayret ederdim nasıl olupta tam İstiklal Marşımız bitince beni çağırıyorlar diye.
Tabi ben bunu çok sonraları öğrendim.
Neden odada kimse yokken o kadar yüksek sesle çaldığınıda anlamıştım.
Geçmişten gelen bir GÜNAYDIN TÜRKİYE sana..
Seni çok seviyorum.