Türkiye bir tercih yaptı.
Serbest ekonomiyi seçti.
Bu seçime herkes katıldı.
Karşı gibi görünenlerde doğru dürüst bir seçenek göstermediler. Herkesin işine geldi. Devlet apar topar bir kenara atıldı.
Serbest ekonomide yani kapitalizimde ekonominin ÜÇ ayağı vardır.
Girişimci veya üretici veya satıcı.
Tüketici. veya alıcı.
Mal ve hizmet.
Türkiye de birinci ayak hazır ve imkanı olduğu için ekonomiyi kendine göre düzenledi ve düzenlettirdi.
Üretende fiatları belirleyendde bu kesim. Maalesef devlet üretici olmaktan çıkarıldığı için bu kesime müdahele edemiyor.
Bu kesimin içinde % 70 civarında yabancı sermaye var. Yabancı sermaye kendi isteklerini ve yabancı devletlerin isteklerini kabul ettirmek için ekonomiye politika ve kirli ekonomik oyunları karıştırıyor.
İkinci ayak olan alıcı hiç bir şeyin farkında değil.
Ayran budalası. İnternetten alış veriş yapmayı entellektüellik ve aydın olmak sayacak kadar budala. Piyasaya mühaleyi devletten bekliyor. Pratikte devletin böyle bir imkanı artık yok.
Bu kesim reklam ve marka bağımlısı yani ayranı yok içmeye tahtı revanla gidiyor sıçmaya.
Halbuki birinci kesimle denge kurabilmek için kooperatifler dernekler şirketler kurup kendi arzu ve isteklerini kabul ettirmeye küçükte olsa üretimler yapmaya çalışmalılardır. Herkes hazıra bakıyor armut piş ağzıma düş diyor.
Genelde şey edilmek kaçınılmazsa zevk almaya bak modunda.
Üçüncü ayak mal. Türkiyede mal uygun şartlara rağmen çok pahalı. Kimsede malı nasıl ucuza mal ederiz demiyor. Bütün mesele mal pahalı olsada daha pahalıya nasıl satarız nasıl daha çok para kazanırız düşüncesinde herkes. Tabi birinci ayak başta olmak üzere.
Öyle anlaşılıyorki tek ayak üstünde duran ekonomi en ufak sarsıntıda yıkılıyor.
Bir an önce devletin öncülüğünde ekonominin üç ayağının üstünde durabilmesi sağlanmalı.