Bin gemle bağlanan yağız at şâha kalkıyor,
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor.
Son mâcerâyı dinlememiş varsa anlatın;
Ram etmek isteyenler o mağrûr, asîl atın.
...
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri,
Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri!
Son şanlı mâcerâsını târîhe anlatın:
Zincîr içinde bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor:
Asrın baş eğdi sandığı at şâha kalkıyor!
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Bu muhteşem şiirin benim hayatımın seyrinde çok büyük yeri var...
Denizli Lisesinin Edebiyat Kolundan mezun oldum. Son sınıfta, haftada 6 saat Edebiyat dersimiz vardı. Öğretmenimiz Meral G. adında bir bayandı. Derslerin çoğu yazmakla geçerdi. Birinci Dönemde Tanzimat Dönemi şair ve yazarlarını işledik. İkinci dönemde de Recaizade, Abdülhak Hamit derken Tevfik Fikret’e geldik. Ve dönem Tevfik Fikret ile bitti. Tevfik Fikreti belki de Üniversite seviyesinde verilmesi gereken ayrıntılarıyla öğrendik ama müfredat yetişmedi. Cumhuriyet Dönemi ve Bağımsız şahsiyetler hakkında tek satır öğrenmedik.
Eğitim Enstitülerine giriş sınavı da üç aşamalı idi. Yıl 1973...
Birincisi, ÖSS gibi Türkiye genelinde yapılan test sınavı. İkincisi, alınacak öğrencinin üç katı çağrılarak Eğitim Enstitüsü hocalarının yaptığı yazılı sınav.
Ben Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsünü yazmıştım. Otuz altı öğrenci alınacaktı. Yüz sekiz aday yazılı sınava girdik. Soru, AT şiiri.
Şiir ve şairiyle Lisede hiç karşılaşmamıştım.
Şiiri tahlil eden bir kompozisyon istemişlerdi.
Ben TÜRK MİLLETİ ve KURTULUŞ SAVAŞI konulu bir kompozisyon yazdım. Atatürk önderliğinde yapılan Millî Mücadeleyi anlattım. Zira At şiiri bana Türk milletinin hürriyet aşkı ve mücadelesini çağrıştırmıştı.
Bu yazılı sınavdan sonra bir de sözlü mülâkata girdik. O yıl ilk kez uygulanan Burslu Öğrenci olarak Türkçe bölümüne girdim.
AT şiirini bir daha hiç unutmadım...
Çünkü bu şiir hayatımı yönlendiren bir şiirdi...
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!