Bir şeyh yaşardı güzel bir beldede,
Kimi baba derdi kimi de dede.
Çok zaman camide vaaz ederdi,
Dini konularda her şeyi derdi.
Müritlerden biri şunları dedi,
Onu düşde gördüğünü ekledi.
Duyunca bunu meraklandı hoca,
Dedi: Anlat bakalım bir iyice!
Hemen anlatmaya başladı mürit,
Müridine kulak kesildi mürşit.
“- Hocam, kıyamet kopmuş toplanmıştık;
Sevap kitabımızı da açmıştık.
Biraz eksik geldi benim sevabım,
Dedim, eksiği hocamdan alırım.
Siz kürsüde vaaz ediyordunuz,
Herkes hesap verecek diyordunuz.
Geldim yanınıza bekledim biraz,
Siz anlatıyordunuz avaz avaz.
Fırsat bulup size açtım hâlimi,
Bir bir anlattım güzel hayâlimi.
Dedim: Bir gıram eksik benim hesap,
Beklediğim gibi olmadı cevap,
Dediniz ki sayın hocam siz bana:
-Bende o da yok ne vereyim sana?”
Rüyayı beğenmedi hoca kızdı,
Verdiği cevapla müridi üzdü.
-Vallahi hocam böyle gördüm seni,
-Böyle rüya olmaz delirtme beni.
-Sevabı çok olanlar geçti yoldan,
-Böyle rüya olmaz hastir oradan!
Bu hikâye uzun keselim burda,
Başı sokmayalım olmadık derde.
Sonu hayırdır rüyanın inşallah,
Bilelim imanın şartını billah.
Biz diyelim: Lâ ilâhe illallah,
Tamamdır; Muhammed’en Rasülallah.
17.01.2021 F. KARATEPE