“Atatürk, 18 Aralık 1919 günü Hacı Bektaş tekkesini ziyaret etmişti. Şeyh Cemalettin Efendi kendisini büyük bir sevgi ile karşıladı. O gece Atatürk’ü dergâhta misafir etti. Yemekten sonra dervişler ve misafirler büyük odada toplandılar. Atatürk, etrafında şiir gibi konuşan bilgin ihtiyarlara bakarak bir sohbet açtı ve dedi ki:
- Osmanlı İmparatorluğu büyük bir sarsıntı içinde. Türk milleti bu hazin neticenin içinden yepyeni bir durumda çıkacaktır. Ama sizce bu yıkılışın sebebi nedir?
Atatürk’e pek itibar eden ve tekkeye geldiğinden beri ona “Deniz gözlü kumandan” diyen ihtiyar dedi ki:
- Bu yıkılışa sebep:
Devlette halkı,
Ahlâkta hakkı,
İmanda aklı
Öne almayı bilememektir!
İdarede, ticarette, varlıkta ve yoklukta devletin halkı öne alması ve ona göre gençliğini yetiştirmesi gerekirken; işler, saltanat ve taht kavgasına döküldü. Ahlâkta hakkı gözeten geleneklerin yerini rüşvet, para hırsı ve bencillik aldı. İmânda akıl yerine bâtıl inanışlar karıştı. İslâm dini akıl ve mantık dini olduğu için, böylece saygıdan dışarı çıktılar!
İşler düzgün gitmedi...”
Evet...
Devlette halkı,
Ahlâkta hakkı,
İmanda aklı öne geçirmek gibi bir mecburiyet varmış!...
Bugün bu şartlar yerine getiriliyor mu?..
Yoksa 1919’lara geri mi gidiyoruz?!?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!