Bu nasıl imtihan, bu nasıl kader;
Yusuf kör kuyuda, babası yasta.
Kardeşler keyfinde, günü gün eder;
Bedenleri sağlam, ruhları hasta!
Hasetle kıskançlık, Kabil’le başlar;
Habil, kardeşinin maktulü olur.
Böylece kalplerden sökülür taşlar,
Cinayet Kabil’in mahsulü olur!
Tezatta buluşur küfür ve iman,
Babası put yapar, İbrahim kırar.
Akla gem vurulmuş, nefiste ferman;
Her nefiste mevcut Mescid-i Dırar!
Nuh’un öz oğluna geçmiyor sözü,
İsmail’se İbrahim’e vefalı.
Nemrut ateş yaktı, gül oldu közü;
Cahil, bilen kula her dem cefalı!
Cehalet bir kale, zaptı zordan zor;
Gafil bilmemekle eder iftihar.
Cehlin elindeki silah yanan kor,
Bilmez ki bu yolun sonu intihar!
Karabudak çözemiyor bu sırrı,
Bilen söylemiyor, söyleyen şaşkın;
Mansur ifşa etti bütün esrarı,
Dâra çekilmek mi diyeti aşkın?
06.09.2019 F.K. (KARABUDAK)