“Tecrübeli Siyasetçi bir dereden geçerken, suyun kıyısında çamurla oynayan bir çocuk görmüş. Çocuğa sormuş:
- Evladım ne yapıyorsun orada?..
Çocuk bir yandan oyununa devam ederek cevap vermiş:
- Siyasetçi yapıyorum!..
Siyasetçi merakla bir daha sormuş:
- Nasıl yapıyorsun onu sen?..
Çocuk umursamaz tavırlarla karşılık vermiş:
- Toprağın üstüne su döküyorum. Çamur oluyor. Çamurun içine biraz da tezek karıştırıyorum. Yoğrup kalıba döküyorum. Siyasetçi oluyor!..
Tecrübeli siyasetçi bu cevaptan hoşlanmamış. Çocuğa şu tavsiyeyi yapmış:
- Evladım, sen siyasetçi yapma!
- Ne yapayım?
- Öğretmen yap, polis yap, subay yap!..
Siyasetçi yoluna gitmiş. Çocuk oyuna devam etmiş.
Bir süre sonra oradan geçen Siyasetçi aynı çocuğu yine derede oynarken görmüş. Tekrar sormuş:
- Evladım ne yapıyorsun?
- Öğretmen yapıyorum!
- Nasıl yapıyorsun?
- Toprağın üstüne su döküyorum. Biraz yoğurup kalıba döküyorum. Öğretmen oluyor!..
- İçine tezek katmıyor musun?
- Hayır, katmıyorum.
- Niçin katmıyorsun?..
- Tezek de katarsam Siyasetçi oluyor!..”
Teşbihte hata olmaz derler...
Hata da olsa bu teşbih, siyaseti meslek haline getirenlerin ruh halini yansıtmıyor mu?
Siyaseti hizmet aracı olarak gören ve siyasi gücünü çalma aracı olarak kullanmayan dürüst siyasetçilere selam olsun!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!