Nedir bu feryadın, derdin ne senin?
Kimdir aradığın, ey deli gönül?
Düşüncen, hayâlin, virdin ne senin?
Derdin dermansız mı oy deli gönül?
Bazen kafesini açar, kaçarsın;
Bazen kuşlar gibi gökte uçarsın,
Bazen öze döner, yârdan geçersin;
Esrarın nasıl bir şey deli gönül?
Tarihe sığmıyor isminin namı,
Aşka düçar olur, çekersin gamı;
Saray mısın sırça mısın ayna mı?
Beni de sırdaşın, say deli gönül.
Leyla’da pas tutar, Mecnun’da parlar;
Senin ateşinle eriyor karlar,
Sana sevda değse alevin harlar,
Ateşin dünyaya yay deli gönül.
Yüz yıllar geçse de dolmaz miyadın,
Dilde tesbih gibi anılır adın,
Susadım diyorsun, neye susadın?
İçelim seninle çay deli gönül.
Gözlerle anlaşsak, etmesek hece;
Nece konuşursun bilmem ki nece;
Dertleşsek tenhada senle bu gece,
Akşam erken doğar ay, deli gönül.
Karabudak akıl ermez fendine,
Nice koçyiğidi bağlar kendine,
Kayıtsız imana, bîgane dine;
Meşrebi muamma, vay deli gönül.
06.08.2019 F.K. (KARABUDAK)