1976 yılında ilk göreve başladığımız Kaman Lisesi’nde, aynı okuldan üç arkadaşla birlikte görev yapmıştık. Okul Müdürümüz Yaşar UĞUR, bizi bağrına bastı. Bir ağabey gibi davrandı... Dostluğumuz hâlâ devam etmektedir. Geçenlerde, Yaşar Müdürümüzle görüştük. Selam sabahtan sonra ev adresimi istedi, ben de verdim.
Üç gün önce sınıf arkadaşım Recep Y. “Senin Cevizler İlhami’ye gitmiş!” diye, sınıf arkadaşları sayfamıza bir not yazmıştı. Hemen arkasından telefonuma mesaj geldi: “Koliniz şu tarihte adresinize teslim edilecek.” Ertesi gün bir koli ceviz geldi. Gönderen; Yaşar UĞUR. Çıkış yeri KAMAN. Ama iş o kadar kolay değil... Cevizlerin yolculuğu çok uzun sürmüş.
Müdürümüz, birlikte çalıştığımız üç arkadaş ile birlikte Manisa’da oturan kendi akrabasına da ceviz göndermiş. Dört koli cevizin gideceği isim ve adresi güzelce yazmış. YURTİÇİ kargoya teslim etmiş. Taşıyıcı firma görevlileri, cevizlerin hepsini birden Manisa’da oturan Sami D. Arkadaşımın evine bırakıp tamamının taşıma ücretini almış.
Sami D. kolileri incelediğinde cevizlerin tamamının kendisine gelmediğini görünce kargo şirketini çağırıp teslim etmiş. Kargo, üç koli cevizi bu kez Turgutlu’da oturan İlhami D. arkadaşımıza teslim etmiş.
Üç koli taşıma ücreti de ondan almış. İlhami D. arkadaşımız da tek kolinin kendisine, diğerlerinin başkalarına ait olduğunu görünce kargoyu çağırmış. Binbir naz ile gelip kolileri almışlar. Bizim ceviz kolisi ikinci adresi de ziyaret ettikten bir gün sonra bize ulaştırıldı.Bizden de tek koli taşıma bedeli aldılar...
Bir koli Kaman-Manisa-Turgutlu güzergahından Denizli’ye geliyor. Ne var ki bir koliye üç ayrı kişiden üç kere taşıma bedeli alınıyor!...
Yaşar Uğur Müdürümüze teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun. Ama aynı teşekkürü YURTİÇİ kargo şirketine yapamıyoruz. Teessüflerimizi bildirmek zorundayız!
Ciddiyetsizliğin bu kadarı!.. Fıkra gibi değil mi?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!