“Malatya Demiryolu inşaatının tamamlandığı yıl, henüz resmî açılış töreni yapılmadan Atatürk Mersin’den trenle Malatya’ya gitmek istedi.
Mersin’den Malatya’ya doğru hareket ettik. Bir yokuşu tırmanırken,Biz Atatürk ile salon vagonda kitap okuyorduk. Tren birden bire geri geri gitmeye başladı. Tam bu sırada ön vagondan üç kişi Atatürk’ün yanına geldi. Telaş içinde, Atatürk’e derhal trenden yere atlaması gerektiğini bildirdiler. Atatürk hiç telaş göstermeden “Niçin?” diye sordu. Sözlerine devam etti:
- Derhal geri gitme sebebini araştırsınlar. Sonucu bana bildirsinler.
Bu sırada tren geri geri, daha hızlı gitmeye başladı. Görevli şef yanımızdan ayrıldıktan az sonra tren durdu. Daha sonra ileriye doğru harekete başladı. Meğer tünele girerken ateşe kömür atılmış. Kömür tutuşurken çıkardığı duman makinistleri nefessiz bırakmış. Tren yönetimsiz kalınca geriye kaçmış. İlk vagon da tünelden çıktığında, Makinist kendine gelmiş ve duruma müdahale etmiş. El freniyle treni durdurmuş. Felaketi önlemiş. Tren durunca biz de rahat bir nefes aldık...”
Bu olayı anlatan Afet İNAN...
“Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler” adlı kitaptan okuyoruz...
Atatürk, telaşa kapılıp atlasaydı sonuç ne olurdu?...
Liderlik sırrı işte burada kendini gösteriyor.
Atlamayı hiç düşünmediği gibi arızanın sebebinin öğrenilmesini istiyor. Kendine güven duygusunun Liderlik özelliklerinden biri olduğu bir kez daha yaşanarak öğreniliyor. Öğrenen Atatürk değil elbette. Yanında bulunanlar...
İlkokulda Atatürk’ü bize tanıtmak isteyenler, karga bekçiliği yapmasını kitaplara yazacaklarına; onun hayâllerini ve ülküsünü yazsalardı, Atatürk’ü daha öğrenciliğimizde layıkıyla tanımış ve anlamış olurduk.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!