“Gönül büyük bir şehirdir. Allah’ü Tealâ gökte, yerde, yerin altında her ne yarattı ise bunların hepsi o şehirde vardır ve o şehre sığar. O şehirde iki sultan vardır. Birisi Rahmânî, diğeri Şeytanîdir. Rahmani sultanın adı akıldır. Naibi iman, subaşısı miskinliktir. Her kalbin sağında yedi kalesi vardır. Yüce Allah her kalede bir muhafızı vekil bırakmıştır. Bunlar; ilim, cömertlik, haya, sabır, perhizkârlık, korku ve edebdir.
Bu ahlâki niteliklerden yoksun bir iman düşünülemez. Yani iman, “inandık” demekle bitecek bir kavram değildir.
Akılla sorgulanmalı, ilimle taçlandırılmalı ve cömertlik, edep, korku gibi ahlâki faziletlerle yaşanmalıdır ki anlamını bulsun!”
Evet. Bu sözler bana ait değil.
Hacı Bektaş-ı Velî’ye ait...
Ahlâk açısından bakacak olursak haklı değil mi?..
Ahlâki değerler, imanın taçlanması için elzem değil mi?
Demek ki, yolsuzluk yapmak hırsızlık yapmak anlamına gelmez diyorsanız; imanı taçlandıran ahlâkî değerleri hiçe sayıyorsunuz demektir!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!
Nor: naib; vekil. Subaşı; komutan yardımcısı.