“Endülüs’te fakir bir kadının, halifenin bahçesine bitişik bir tarlası varmış. Halife Hakem, buraya bir köşk yaptırmak istemiş. Bu sebeple tarlanın satın alınmasını istemiş. Fakat kadın tarlasını bir türlü satmıyormuş. Halifenin memurları, halifeye bir şey söylemeden adı geçen tarlayı kadının elinden alıp üzerine de köşk yapmışlar.
Haksızlığa uğradığını düşünen kadın, Kurtuba Kadısına giderek şikayette bulunmuş. Kadı, adaletin kesinlikle yerine getirileceğine söz vererek kadını göndermiş...
Kadı, bir gün halifenin bu yeni köşkte istirahat ettiği sırada, bir eşeğe yüklediği boş çuvalla köşkün önüne varmış. Halifeye selam vermiş ve boş çuvalı toprakla doldurup eşeğe sarmasını söylemiş.
Halife Hakem, bunun bir mânâsı olacağını tahmin ettiği için çuvalı toprakla doldurmuş. Ne var ki toprak dolu çuvalı ağırlığından dolayı kaldırıp eşeğe saramamış. Bunun üzerine Kadı demiş ki:
- Ey Halife! Bak, bu çuvaldaki toprak, halktan birinin elinden zorla aldığın tarlanın çok küçük bir parçası. Sen bugün bu kadarcık toprağı kaldıramazsan yarın hesap gününde o koskoca tarlayı nasıl kaldıracaksın?..
Halife, derhal işin esasını öğrenmiş. Tarlanın gönülsüz alındığını öğrenince, içindeki köşkle birlikte tarlayı,sahibi olan kadına geri vermiş.”
Adaletin yaşatıldığı memleketlerde, hükümdarlara haddini bildiren bir mahkeme varmış...
Türkiye’de adalet sağlıklı bir hayat mı sürüyor, yoksa marazi bir canlı durumunda mı?..
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!