Tam ortasından dere geçen köyde bayram gecesi sabaha kadar yağmur yağmış. Caminin bulunduğu yakada bulunanlar Bayram Namazını kıldıktan sonra bayramlaşmış. Ama namaza gelemeyen derenin diğer yakasındaki köylülerle bayramlaşma konusu gündeme gelmiş. Dereden harıl harıl sel akıyormuş. Köyün ileri gelenleri, bayramlaşmanın sırıkla yapılabileceğini söylemiş. Dereden karşıya bir sırık uzatılmış. Karşılıklı sırığın ucundan iki kişi sırığı sallayarak el sıkışma görevini de yerine getiriyormuş.
Gençlerden biri söz almış:
- Karşı yakada bayramlaştığımız köylümüz yaşlı ise onun elimi öpmemiz gerekir. Nasıl öpeceğiz?
Gün görmüş tecrübe sahibi biri cevabını vermiş:
- Sırığı tutan iki kişiden bir yaşlı ise karşıdaki genç olan sırığın ucunu el öper gibi öpsün!..
Ve böylece her türlü olumsuzluğa rağmen köylüler bayramlaşma geleneklerini yerine getirmiş...
Bu bir Karadeniz fıkrası değil. Denizli’nin Çal ilçesine bağlı köylerden birinde yaşanmış hayatın gerçeği...
Biz de bu bayramda korona engelinden dolayı yüz yüze bayramlaşamıyoruz. Sırık uzatma imkânımız da yok. Telefonlar var olsun...
Bayramınız kutlu olsun!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!