Yalnızlık girdabında yaşadım yoğun hüznü,
Gönül razı gelse de vicdan vermedi izni.
Dedim ey kahpe felek, nedir senden çektiğim?
Kırk yıldır hiç çıkmadı, bu toprağa ektiğim.
Çevreme bakıyorum, sanki her şey yolunda;
Mutluluk şarkıları her avamın dilinde.
Bardakta dolu kısma kilitledim gözümü,
Kalp kırmamak adına sakındım hep sözümü.
Yazmak iyi gelirdi; kalem kırık, kâğıt yok!
Gönlüme soruyorum coşku tutuk, ağıt çok!
Neden böyle serseri hayâllerim ve fikrim,
Yetersiz mi kalıyor mutlak varlığı zikrim?
Her yazın bereketi, derler, bilinir kıştan;
Garibin iç dünyası bilinir mi hiç dıştan?
Kalubelâ’da ruhlar, dedi hep birden: Beli!
Bizi gurbete atan bilmem ki kimin eli!
Eskiden kıvrım kıvrım giderdi hayat yolu,
Şimdi iki çizgi var, dışına çıkan deli!
Bilenler söylemiyor, söyleyenler bilgisiz;
Cehli en ön saflarda, ehli işe ilgisiz!
Neden teşhis koymuyor her şeyi bilen hekim?
Deliller yeterli de doğru çıkmıyor hüküm.
Karabudak eliyor, elinde kalbur, gözer;
İşler kördüğüm olmuş, bu düğümü kim çözer?
01.05.2018 F. KARATEPE