Aslan yakalamıştı semizinden bir ceylan,
Kurda talimat verdi: Bunu pay edesin sen!
Kurt ceylanı bölerek üç parçaya ayırdı,
Ne aslanı ne kurdu ne tilkiyi kayırdı.
Büyük pay aslanındı, ortanca pay kendinin;
Geri kalan en az da orda duran tilkinin.
Kurt krala tekmil verdi: Dağıtım tamam Han’ım,
Bence adalet budur, kral da beğenir zannım.
Aslan gözünü açıp şöyle paylara baktı,
Bir pençe darbesiyle o kurdu yere yıktı.
Kurt cansız yatarken de tilkiye buyruk verdi:
-Bir de sen pay et haydi! Tilki murada erdi.
Bütün kurnazlığıyla pay etmeye başladı,
Efendinin gözüne girmeyi de düşledi.
Kurdun dağıttığını topladı bir kenara,
Yeniden üç pay yaptı, birazcık verdi ara.
Sonra gitti aslanın yanına tekmil verdi,
Hileli bakışıyla yerdeki kurdu yerdi:
-Efendimiz şu parça kahvaltınız olacak,
Yanındaki de öğlen midenize dolacak.
Onun yanındaki de akşam yemeğinizdir,
Afiyetle yersiniz, sizin emeğinizdir.
Dinledi bay tilkiyi aslan sonuna kadar,
Çağırdı o paycıyı kendi yanına kadar.
Yüzü güldü aslanın, dağıtımı beğendi;
Bir kahkaha atarak tilki ile eğlendi.
Öyle hayran kaldı ki onun adaletine,
Soruverdi soruyu, öğrenmek niyetine:
-Sen bu adaleti tahsil etmiştin kimden?
Belli ki ders almışsın kıymetli bir hâkimden.
Tilki biraz düşünüp cevap verdi derinden:
-Şurada cansız yatan o kurt hazretlerinden!
Biz de diyelim bir söz: Zaten kifayettiniz,
Bu kadar adaleti nerden tahsil ettiniz?
21.04.2020 F. KARATEPE