Yakıp kavurarak geçiyor kışlar,
Düzen, temelleri söküyor gibi.
Baharda gelmedi muştucu kuşlar,
Nemrut ateşini yakıyor gibi.
Ay akşamdan doğmuş, çıracı olduk;
Bağlar kökten kuru, şıracı olduk;
Zaman değiştikçe paracı olduk,
Felek tokatını çakıyor gibi.
İnsanlar çoğaldı, insanlık bitti;
Vefa ve nezaket kaybolup gitti,
Kardeş kardeşlerin arkadan itti,
Aile bağları çöküyor gibi,
Kırk yıllık hatırı öldürdü zaman,
Şartlar güzelliğe vermiyor aman,
Fitne eskisinden daha da yaman,
Gökyüzü yıldızın döküyor gibi.
Bu vaziyet neden böyle bilinmez,
Bilen susar, derde çare bulunmaz;
Yaşamak zor, öl deyince ölünmez;
Müneccimler fala bakıyor gibi.
Karabudak ne söylesin, ne desin;
Hırsız evi soysun, harâmî yesin;
Gerçeği haykırsan keserler sesin,
Yağı geçtik, tuz da kokuyor gibi.
26.03.2019 F. K. (KARABUDAK)