“Aralık ayı başlarıydı. Ağır kış vardı...
Hava bıçak gibiydi...
İnebolu’dan cephane yükleyen manda kağnıları, Küre Dağlarından geçerken kar fırtınasına tutulmuştu. Tipi yüzünden göz gözü görmüyordu...
Kafileden kopup kaybolanlar olmuştu.
Kastamonu’dan arama ekipleri çıkarıldı.
Bir bebeğin ağlama sesini duydular...
Donarak ölmüş annesinin kucağında buldular.
Mucize gibiydi...
Annesinin kolları arasında hayata tutunmuştu.
Kağnıyı çeken hayvanlar da donarak ölmüştü.
Kağnıdaki cephane battaniyeyle örtülüydü.
Kahraman kadın ne kendini örtmüştü ne evladını...
Donmasınlar diye top mermilerini sarıp sarmalamıştı.
Şerife’ydi. Henüz yirmi bir yaşındaydı...
1922 yılbaşına böyle girdik!..”
SON CÜRET(Yılmaz ÖZDİL) kitabından okudunuz.
Kolay değildi Şerife Bacı olmak!...
Zordu vatanı işgalden kurtarmak...
Bedel istiyordu vatan. Şerife Bacılar ödedi bedeli.
Bedel ödeyen ecdadımızın ruhları şad olsun!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!