Gece gündüz geçtiğim yolda bir pınar vardı,
O pınarın suyunda bin çeşit hüner vardı.
İnsanlar vardığında içerdi hoş suyundan,
Pınar hiç vazgeçmezdi, tatlı güzel huyundan.
Bereket olur da su oluğundan akardı,
Geçenler o pınara gıpta ile bakardı.
Varlığı sonsuz servet, tabiatı cömertti,
Pınardan su içenler dürüst, yiğit ve mertti.
Yıllar yılı o pınar su akıttı durmadan,
O pınarı bilenler, durmaz hayâl kurmadan.
Pek anlayan olmadı, sebil mi hayrat mıydı?
Yoksa vazgeçilmez bir sebeb-i hayat mıydı?
O pınar doldurmuştu ruhları, gönülleri;
Pınardan bir kez içen, olurdu gönül eri.
Şimdi o eşsiz pınar kurumuş, su vermiyor;
Eskiler uğramıyor, yeniler hiç görmüyor.
Suyu kesilmiş zahir, yok olmuş ihtişamı;
Bir kaç gönülde kalmış hatırası ve gamı.
Yanındaki çınara su veren cömert pınar,
Çınarla birlik olmuş, kötü kadere yanar.
Dünkü ihtişamıyla derdik, kusursuz pınar;
Bugün görüyoruz ki kimsesiz, susuz pınar!
Nereye gitmiş suyu, neden akmıyor neden?
Kim seni güzel pınar, suyundan mahrum eden?
Yıllar var ki suyuna hasret yaşıyoruz biz,
O pınardan hatıra, erdem taşıyoruz biz.
Suyundan kana kana içmekten bahtiyarız,
Düşmanlarına ağyâr, sana yürekten yârız.
Yürekteki ateşi küllendiriyor zaman,
O pınarın ateşi bugün gönülde yanan.
O pınar gönlümüzde yaşayacak sürekli,
Biz onun sayesinde olduk bir tunç yürekli.
Keşke demek bir işe yarasaydı derdim de
Suyu akmasa bile pınar benim derdimde.
O pınarın kaynağı Tanrı Dağından gelmiş,
O kaynaktan gelen su en sert kayayı delmiş.
Büyükler söylemişti o pınarın adını,
Adı, ”Ülkü Pınarı.” Biz de aldık tadını.
23.07.2019 F. KARATEPE