“Şeyhülislam Yahya, Sadrazam Kemankeş Ali Paşa’nın rüşvet aldığını biliyormuş. Bir yerde karşılaşınca nasihat etmiş. Ali Paşa tebessüm etmiş. Devletlülerin nasıl zengin olduğunu sormuş.
Şeyhülislam Yahya şu kıssayı anlatmış:
Bir melek gökyüzünden yere inmiş. İnsanlara rehberlik edecek Kuran-ı Kerim var diye, hayvanlara rehberlik etmek istemiş. Çınarın dalına yuva yapan bir leyleği görmüş. Leyleğe anlatmaya başlamış:
- Kul hakkı haramdır. Hırsızlık günahtır. Kesinlikle kul hakkı yemekten ve haramdan uzak durun! Allah bu tür yanlış işlerin hesabını bir gün sorar. Cezasını da verir. Leylek merakla sormuş:
- Allah, bu suçların hesabını hemen sorar mı yoksa daha sonra mı sorar?
Melek açıklamış:
- Yüce Allah sabırlıdır. Bağışlayıcıdır.
Leylek bu bilgiden sonra rahatlamış. Melek, leylekten ayrılmış. Leylek yuvasından kalkmış. Yavrularına yiyecek bulmak için uçmaya başlamış. Bir bahçede ateş görmüş. Ateşin üzerinde kızaran sucuğun kokusu dikkatini çekmiş. Meleğin söylediklerini de düşünerek sucuğun üzerine dalış yapmış. Sucuğu kaptığı gibi yuvasına götürmüş. Ne var ki sucuğa yapışmış olan bir köz parçası yuvayı tutuşturmuş. Leyleğin kanat çırpmalarına rağmen yavrularıyla birlikte leyleğin yuvası yanmış!..
Leylek, üzgün bir hâlde uçarken melekle karşılaşmış. Başından geçenleri anlatmış ve Meleğe sormuş:
- Ey Melek, sen bana ‘Allah sabırlıdır, bağışlayıcıdır.’ demiştin. Ama ben bir çocuğun pişirdiği sucuğu çaldım. Yuvam ve yavrularım yanıp kül oldu!.. Neden bu kadar çabuk cezalandırıldım?
Melek cevap vermiş:
- Senin başına gelen ceza, sucuk çalma suçunun cezası değildir. O ceza dedenin işlediği suçların cezasıdır. Sucuğun cezası daha sonra gelecek!..
Ali Paşa, Şeyhülislam’a yine tebessümle sormuş:
- Bana niye kıssa anlatıyorsun?
Şeyhülislam Yahya’nın son sözü:
- Ben bu kıssayı sana anlatmadım. İlerde öğrenecek olan devlet yöneticileri ibret alır diye anlattım!..”
Alırlar mı dersiniz?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!