“Hayırsever bir adam, Ramazan ayında sadakasını zarflara koyar, akşam namazı çıkışında camiden çıkanlara dağıtırmış.
Yine bir Ramazan günü elli adet zarfa para koymuş. Zarfları oğluna teslim ettikten sonra talimatını vermiş:
- Oğlum, bunları camiye götür. Namaz kılanlara dağıt!
Oğlu eve döndüğünde zarfların hemen hemen tamamına yakını elinde duruyormuş.
Baba sormuş:
- Cami kapalı mıydı?
- Hayır babacığım, üç saf kadar cemaat vardı.
- Peki elindeki zarfları niye dağıtmadın?
- Bunlar artan zarflar.
- Oğlum üç saf cemaat var diyorsun. Bu kadar zarf nasıl artar?
- Yalnızca namaz kılanlara verdim!
- Ne demek yani?
- Babacığım siz bana zarfları cemaate dağıt, demediniz. Namaz kılanlara dağıtmamı söylediniz. Ben de gidip caminin kapısında durdum. Çıkanlara teker teker imamın Fatiha’dan sonra hangi sureyi okuduğunu sordum.İki kişi cevap verdi. Zarflarını verdim!..”
Hayırseverin oğlunun davranışı tartışılır. Ama bir gerçek var ki ibadet Allah ile hemhâl olmaktır...
Oysa biz ticaret yaparız, soru çözeriz, aklımıza takılıp hatırlayamadığımız bir konuyu hatırlarız!...
Niçin?..
Okuduğumuz veya İmam Efendinin okuduğu surelerin mânâsını bilmediğimiz için mi yoksa maddeden mânâya geçiş yapamadığımız için mi?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!