Biz de gezmesini bilirdik amma,
Kavgalarda öldük öldük dirildik.
Kantinde bir güzel bulurduk amma,
Ülkü denen nazlı güle vurulduk.
Daha fidan iken yüklendik dağı,
Tanrı Dağ’da kuracaktık otağı,
Hissettik Türklüğe kurulan ağı,
Millî derdi düşünmekten yorulduk.
Vakit öldürmedik sokakta, yolda;
Ülkü yüreklerde, marşımız dilde;
Çalıştık köylerde, ilçede, ilde;
Kavga ettik, şehitlere sarıldık.
Okuldan, meslekten, işten atıldık;
Zaman oldu, gece yardan itildik;
Denge için zindanlarda tutulduk,
Yöneten nezdinde hakir görüldük.
Taksimatta bize düşen hep çile,
Bize yapılanlar, yapılmaz kula;
Yaşananlar bugün gelmiyor dile,
Kızgın ateşlerde yandık, gerildik.
Yeter bize ülkü adlı nazlı gül,
Kalsın ocaklarda biraz sıcak kül,
Karabudak Bir Allah’a ol sen kul,
Ne arandık, ne bir kere sorulduk!
19.10.2018. F.K. (KARABUDAK)