Bir yıl daha geride kalırken kendimize sormamız gereken soru:
- Ne kaldı elimizde?
Daha yirmi yıl kadar önce Tarımda kendi kendine yeten bir ülke idik...
Atatürk, pamuğumuz için Sümerbank İplik Fabrikalarını kurmuştu.
Pancarımız için Şeker Fabrikalarını kurmuştu.
Tütünümüz için Tekel Tütün Fabrikalarını kurmuştu.
Köylülerimiz için Ziraat Bankasını kurmuştu.
Kumaş Fabrikası, Demir-Çelik üretimi kurulmuştu...
Şu söz söylenirdi çocukluğumuzda:
“Yerli malı Türk’ün malı, her Türk ondan kullanmalı.”
Bugün kirazımızın adı: Napolyon! Elmanın adı: Golden, Sterlin! Eriğin adı: Papaz! Ceviz yabancı, badem yabancı!..
Yerli buğdayımızı sordum geçen gün değirmenciye:
- Hocam senin sorduğun “Koca buğday ile eldelek”in soyu tükendi. Gördüğün buğdaylar ya Meksika ya Rus türü!.. dedi.
Tahıllarımız yabancı, sanayi ürünlerimiz yabancı, meyvelerimiz yabancı...
Fabrikalarımızı sattık!..
Yerli bir incirimizle zeytinimiz kaldı!...
Bir de havamız ile suyumuz!...
Bir daha soralım:
Ne kaldı elimizde?..
Çarşı, pazar ve marketlerimiz Çin malı istilasında!...
Nerede yerli malımız?
Her Türk onu kullanmalı!.. diyebileceğimiz bir şeyimiz kaldı mı elimizde?..
Masadaki bilgisayarımızı, elimizdeki telefonumuzu üretebiliyor muyuz?
Mutfakta bir kaç parça elektrikli ürünümüz var yerli:
Buzdolabı, bulaşık makinası, çamaşır makinası, fırın!..
Buyurun tepe tepe kullanın. Artanını da satın!..
Başka ne kaldı elimizde?..
Ben söyleyeyim:
Borç kaldı, borç kaldı!..
Bize borçtan başka bir şey kazandırmayan 2019, güle güle!.. Nereye gidersen git!..
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!