Leylâ Leylâ diye düştüm çöllere,
Mecnun oldum, unuttum ben Leylâ’yı.
Yusuf gibi gittim gurbet ellere,
Görmedim zindanda güneşi, ayı.
Dağa çıktım, süt akıttım pınardan;
Ot yerken deveyi uçurdum yardan,
Gece kimse yokken geçtim pazardan,
Köprü kurmak için kuruttum çayı.
Kırlarda çok gördüm toprağı, taşı;
Bir başa bağlıymış her işin başı,
Çok zaman ağladım, döktüm gözyaşı;
Yıldızlar altında andım Mevlâ’yı.
Bostan ektim, domuz girmiş darıya;
Haber saldım çiçek gezen arıya,
Değirmende un öğüttüm yarıya,
Değirmenci kaptı en büyük payı.
Çıktm Kafdağı’na huzur aradım,
Ne kendime ne ellere yaradım,
Neydi bu dünyada benim murâdım,
Oklar sadağımda, kaybettim yayı.
Karabudak ne söylese az gelir,
Sanırlar ki bir çiçekle yaz gelir,
Bilmeyene sivrisinek saz gelir,
Neyleyim ben böyle dönek dünyayı!
12.10.2021 F. K. (KARABUDAK)