Ayrık sarmış bahçeleri, bağları;
Leylaklar, sümbüller, güller perişan.
Çakal basmış yaylaları, dağları;
Yurtta durum vahim, hâller perişan.
Market, çarşı, pazar; eli yakmakta;
Devletlü tepeden seyre bakmakta,
Sadre şifa denen sözler kokmakta,
Garibin cebinde pullar perişan.
Herkes bildiğini okuyor belli,
Az da olsa kimi doğuştan ballı,
Siyaset yapanlar pek çatal dilli,
Ben doğruyum diyen diller perişan.
Ocaklarda köz kalmamış, dağılmış;
Kılavuzsuz sarp yamaca ağılmış,
Yıllar var ki Türk milleti sağılmış,
Köy, kasaba, ilçe, iller perişan.
Gümrük kevgir olmuş, kapı delinmiş;
Türk için yapılan yapı delinmiş,
En çok güvenilen tapu delinmiş,
Ülküye açılan yollar perişan.
Karabudak sonu var mı bu yolun?
Hâli belli oldu gelecek yılın,
Yaşanan meydanda, gerçekler yalın;
Yarından kaygılı kullar perişan.
19.09.2018 F. K. (KARABUDAK)