“İlkokuldan sonra okumak istemeyen oğluna uygun bir meslek arayan baba, bütün meslekleri oğluna tanıtmış. Hiçbirini beğendirememiş. Arkadaşlarından biri Remil(fal) ustasıymış. Son olarak onun yanına gitmiş. O meslek konuşmakla icra edilen bir meslekmiş.
Oğlu, Remilciliği sevmiş. Arkadaşı da çıraklığa kabul etmiş. Çırağın babası bir yıl sonra gelmiş. Ustaya sormuş:
- Nasıl bizim oğlan, öğrendi mi remili?
- İstersen imtihan edelim!.. demiş, Usta.
Babası, oğlu görmeden yüzüğü avucunun içine koymuş. Elini yumruk halinde sıkmış. Sormuş:
- Oğlum, avucumun içindeki nedir?..
Çırak hiçbir tahminde bulunamamış.
Usta ipucu vermiş:
- Çember gibi yuvarlaktır, ortası deliktir!..
Çırak hemen cevabı yapıştırmış:
- Değirmen taşıdır!..
Usta hükmünü vermiş:
- Aferin evladım. Ne kadar isabetli bir cevap verdin... Sen bu işin püf noktasını kavramışsın...
- Tamam mı yani? Öğrendi mi?.. demiş babası.
Usta demiş ki:
- Vallahi atmasını çok iyi kavramış. Bu oğlan büyüyünce çok başarılı bir siyasetçi olabilir. Milletvekili, Bakan, Başbakan olabilir. Hatta Büyükşehirlere Belediye Başkanı bile olur!..”
Ne diyelim... Yolu açık olsun!...
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!