Osmanlı 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile yenilgiyi kabul ettiğini imzasıyla ortaya koymuş. Arkasından gelen SEVR ise Anadolu ve İstanbul’un işgalinin önünü açmıştır!..
15 Mayıs 1919 günü İngiltere destekli Yunan ordusu İzmir’e çıkmış. Fransa Güney illerimizi işgal etmiş. Doğu illeri Ermeni isyancıları tarafından harabeye çevrilmiş. Karadeniz’de Pontus devleti kurma iştahı kabarmış. İstanbul, İngiliz ve Fransız askerleri tarafından ablukaya alınmış!...
Bu şartlarda Türk milletinin silahında tek kurşun kalmış...
Tek atımlık kurşun!
Ya isabet ettireceksin ya yok olacaksın!..
Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan Karadeniz’e açılırken “SON CÜRET”i ortaya koymuş. Anadolu’ya geçerek, emperyalist işgalcilere karşı Ya İstiklâl Ya Ölüm kararlılığıyla Türk milletini bir kez daha ayağa kaldırmış ve muhteşem zaferi kazanmıştır...
Yılmaz ÖZDİL’in yazdığı SON CÜRET kitabında, ŞU ÇILGIN TÜRKLER kitabında okuduğumuz Millî Mücadele’nin bütün cephelerdeki dramını okuyoruz.
Bu acı gerçekleri okuduktan sonra diyoruz ki:
İzmir Eskişehir hattında Yunan askerlerinin özellikle kaçarken yaptığı zulüm ve işkencelerin filmi şimdiye kadar niçin yapılamadı?..
Maraş, Antep hattında Fransızlara karşı kazanılan başarı niçin filimleştirilemedi?
Adana ve Doğu illerinde Ermenilerin Türk halkına karşı uyguladığı soykırım dizi film haline getirilemez mi?
Son Cüret’i okurken bu sorular takıldı zihnimize...
Kurtuluş Savaşı kolay bir mücadele değildi!
Zafer kolay kazanılmadı. Ödenen bedelin karşılığı, yeniden Türk’ün bağımsız yaşamasını sağladı.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!