“Nemrut tanrılık iddiasına girişmiş!
Şeytan gidip sarayında ziyaret etmiş.
Ve sormuş şeytan:
- Tanrı olduğunu söylüyorsun! Hani senin peygamberin, nerede o peygamberin ümmeti?...
Nemrut düşünmüş düşünmüş, işin içinden çıkamamış. Buyruğu vermiş:
- Bana bak, seni kendime peygamber atadım! Git ümmetini de kendin bul!..
Şeytan çıkmış saraydan, bir süre ortalıklarda görünmemiş. Hiç beklenmediği bir anda çıkagelmiş.
Çuvallardaki kaplumbağaları da Nemrut’un sarayının bahçesine salıvermiş!...
Durumu pencereden gören Nemrut öfke ile bahçeye inmiş. Şeytanın yakasına yapışmış:
- Nedir bu rezalet? Bunların ne işi var sarayımın bahçesinde?.. diye çıkışmış.
Şeytan açıklama yapmış:
- Bunlar benim ümmetim!..
- Kaplumbağadan ümmet mi olurmuş?
- Senden Tanrı, benden peygamber olursa kaplumbağalardan niye ümmet olmasın?..”
Demek ki ümmet, bir peygamberin çalışarak toplaması gereken inanmışlarına deniyormuş!...
Millet, toplama ile olmuyor!
Yüzyılların tarih, ülkü, kültür, inanç ve dil birliği ile şekillenen toplum olması gerekiyormuş!..
Türk milleti tabiri sokakta bulunmuş bir isim değildir!...
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!