“Koca Ragıp Paşa’nın bir halayığı varmış. Şair Haşmet Ragıp Paşa’nın konağına gelince, Halayık ona kahve yaparmış.
Haşmet de kahveyi içtikten sonra hayalığa süzgün süzgün bakarak teşekkür eder ve muhabbet duygularını ifade edermiş. Halayık, durumu Ragıp Paşa’ya bildirmiş. Paşa, halayığa tembih etmiş:
- Bir daha geldiğinde kahveyi ikram et. Yine ilanı aşk ederse sen de karşılık ver. Cebinde neyi varsa al. Son olarak, teslim olmak için dinini imanını iste!...
Şair Haşmet tekrar konağa gelmiş. Halayık onu yalnız bir odaya almış. Kahvesini ikram etmiş. Şair Haşmet kahvesini içince yine başlamış ilanı aşka. Halayık da güzel sözler söylemeye başlamış. Bu arada her sözünden sonra bir şey istemiş. Şairin neyi varsa almış. En son demiş ki:
- Senin olmak için dinini imanını isterim. Öldüğümde bu sayede cennete giderim belik!...
Haşmet yalvaran bir eda ile cevap vermiş:
- Vallahi yok, billahi yok!...
Olanları kapıdan dinleyen Ragıp Paşa o anda kapıyı açıp kahkaha atarak sormuş:
- Haşmet niye yok dedin!...
- Paşam, her şeyimi aldı. Var desem dinimi imanımı da alacaktı vallahi!...”
Yoruma gerek var mı?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!