Ali Avdan Dede’nin türbesi Tavas ilçesi, Avdan köyü içerisindedir. 12. yüzyılda yaşadığı, Anadolu'nun Türkleşmesinde mücadele etmiş oymak beyi ve inanç önderlerinden olduğu söylenmektedir. Asıl adının Ali olduğu ifade edilmektedir. Hakkında halk rivayetlerinden başka kaynaklara yansımış bir bilgi yoktur.
Selçuklu mimarisi özellikleri taşıyan türbesi, Avdan Camisi bahçesindedir. 2012 yılında, aslına uygun olarak onarım, tamirat ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Köy halkının ifadesine göre, “Türbe, restore edilmeden önce topraktan üç merdiven basamak aşağıda idi, üzerinde Arapça “Allah” yazan orijinal, ahşap kapısı kaldırıldı, yerine taklit bir kapı takıldı. Türbe içerisindeki Ali Avdan Dede’ye ait olan orijinal mezar taşı, savaş tokuçları ve mumluklar, tadilat yapanlar tarafından alındıkları ve nereye götürüldükleri bilinmediği” söylenmektedir.
Türbe; her kenarı 170 santimetre düzgün sekizgen biçiminde, taş yapılı, kısa kubbe kasnaklı ve kubbeli, tek odalı, sergili, tarihi ve mimari değeri olan bir Selçuklu yapısıdır. Türbenin içerisinde 110 x 240 santimetre ölçülerinde Avdan Ali Dede’nin bir sandukası bulunmaktadır.
Rivayete göre Denizli’nin Türkleşmesi sırasında başlarında boy beyi ve inanç önderi Ali Avdan Dede olmak üzere bir Avaraslar adındaki bir Türkmen topluluğu Tavas Ovası’na kadar gelmiş ve Tavas yakınlarında kalabalık bir Bizans birliğiyle karşılaşmışlar. Ali Avdan Baba, başında bulunduğu Türkmen topluluğuna vatan için savaşmanın ne kadar şerefli bir mücadele olduğundan bahsetmiş.
Sonra da savaşta ölürse buraya gömülmesini ve yılgınlık göstermeden geri çekilmedikleri takdirde nihai zaferin kendilerinin olacağı hususunda vasiyette bulunmuş. Türkmen Oymağı, bu konuşmayı ağlayarak dinlemiş. Çünkü bu sözler, onun şehit olacağına delalet ediyormuş. Gerçekten de Ali Avdan Dede bu çarpışma sırasında şehit düşmüş. Ancak Yörük-Türkmen topluluğu onun vasiyetini dinlemiş, gayret etmişler, yılgınlık göstermemişler ve savaşı kazanmışlar.
Ali Avdan Dede’nin şehit düştüğü yere, derhâl bir türbe ile bir tekke yapılmış ve burada bir köy vücuda getirilmişler. Nitekim kurulan bu köy de “Avdan” adını vermişler. Bugün türbesini ziyaret edenler, Ali Avdan Dede’nin ruhunu vesile ederek Cenâb-ı Hakk'a duâ etmekte ve niyazda bulunmaktadırlar.
Bir gün türbenin bahçesinde yer alan ağaçların tutuşması ile büyük bir yangın çıkmıştır. Ali Avdan Dede’nin türbesinin de yangından kurtulmasına imkân yok gibi görünüyormuş. Köylüler büyük bir üzüntü ile yangını seyrederken diğer taraftan da Ali Avdan Dede kerâmet gösterecektir diye ümitli bir bekleyiş içerisinde kalmışlar. Tam bu sırada ters yönden esen bir rüzgâr, yangını türbeden uzaklaştırmış ve yangın türbeye zarar vermemiş. Bu olay, köy halkı tarafından Ali Avdan Dede’nin kendini koruduğu şeklinde yorumlanmıştır.
Yüzyıllardır askere gidecek gençlerin türbeye gelerek, Ali Avdan Dede’nin ruhuna hediye edilmek üzere dua ettikleri ve türbeden bir avuç toprak götürdükleri takdirde askerden sapasağlam dönüleceğine inanmaktadırlar. Bu inanış sayesinde yetmiş yıldır Avdan köyünün şehit vermediği söylenmektedir.
(Bu vesile ile yeni yılınızı kutluyorum, 2024 yılının Türk milleti, İslam alemi ve bütün dünya insanlığına iyilik ve güzellikler getirmesini temenni ediyorum!..)