Türkler Anadolu’yu Anayurt etmeye karar verdikleri 1071 yılından sonra Denizli Selçuklu Devleti ve Bizans Devleti arasında serhat şehri olmuştur. 1206 yılında kesin olarak fethedilene kadar Bizans Devleti ve Selçuklu Devleti arasında dört defa el değiştirmiştir. Bir zaman Bizans’ın toprağı olmuş, bir zaman da Selçuklu toprağı olmuştur.
Bu zaman içerisinde Denizli topraklarında İkinci Haçlı Seferi Savaşı (1148), Miryakefelon Savaşı (1176) ve fetih savaşları olmak üzere çok kanlı savaşlar olmuştur. Türklerde yazılı gelenekten çok sözlü gelenek geliştiği için bu savaşlarda yaşanan dramlar ve zaferler kayıtlara geçirilmemiş, unutulmuş gitmiştir.
Ama İkinci Haçlı Seferi sırasında, Cankurtaran Yolu ile Denizli’den Antalya’ya geçmek isteyen Haçlı Orduları, Honaz Dağı eteklerinde Türk savaşçıları tarafından müthiş bir bozguna uğratılmıştır. Haçlı Ordusunda savaşan bir Fransız askerinin hatıraları yayınlanıp Türkçeye çevrilince, 1148 yılında, Türk savaşçıları ile Haçlı Orduları arasında, Honaz Dağı eteklerinde müthiş bir savaş olduğu ve savaşta Türk Ordularının dillere destan bir zafer kazandığını öğrenmiş olduk.
Bu savaşlarda binlerce şehit verdiğimiz ve binlerce acı dram yaşandığı da muhakkaktı. Çünkü “Denizli’nin Evliyaları ve Türbeleri” adındaki araştırmama göre Denizli’de oldukça çok sayıda bu toprakların fethinde savaşmış ve şehit olmuş Horasan Ereni ve evliyanın türbeleri bulunmaktadır.
Bu Oğuz Türkleri ve Horasan Erenleri sürüleri, çadırları, çocukları, mal ve masadı ile beş bin kilometre yol yürüyerek ta Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmişler. Kan akıtarak ve can vererek bu memleketi bize vatan yapmışlar. Fakat Türklerde yazılı belge bırakma geleneği olmadığı için biz onların kimler olduğunu ve bu toprakları bize vatan yaparken nelere katlandıklarını hiç öğrenemedik.
İşte bu eksikliğimizi gidermek için Kurtuluş Şavaşı’nın önemli gazilerimizden Müftü Hulisi Efendi’nin hayatını biyografik roman halinde kaleme alan değerli hocam Veli Aykar, bu sefer de II. Haçlı Seferi sırasında, Honaz Dağı eteklerinde yapılan Kazıkbeli Savaşı’nı romanlaştırmış. İyi bir kurgu, akıcı bir üslup, güzel bir anlatım olmuş.
Bizden sonraki nesillerin de Server Gazi, Mehmet Gazi, Mahmut Gazi, Hüsameddin Dede, Yatağan Baba, Beyce Sultan, Avdan Ali Baba, Aleaddin Baba, Bostancı Baba, Teslim Sultan, Kazak Abdal, Sarı İsmail Sultan gibi bu toprakların Türk vatanı olmasında kanlarını döken ve canlarını veren Horasan Ereni ve Türkmen Gazilerini anlatan yeni hikâye ve roman yazmaları dileklerimle…