Hamza Baba Türbesi, Sarayköy ilçesi, Beylerbeyi köyünün batı istikametinde, bir kilometre mesafede, köy eski mezarlığında, Sarayköy Ovası’na hakîm bir noktadadır. Kim olduğu, nereden geldiği hakkında bir bilgi yoktur. Bazı rivayetlere göre, köy halkından olduğu ve çiftçilik yaparak geçimini sağladı anlatılmaktadır. Asıl adı Hamza olduğu anlaşılmaktadır ama halk arasında “Hamız Baba” olarak bilinmektedir.
16. yüzyılda yaşamış Osmanlı devlet adamlarından olan, Kul Mehmet mahlasıyla şiirler yazan, Mehmet Paşa’nın aşağıda yer verdiğimiz şiirin birinci dizesinde bahsettiği Hamza Baba olmalıdır.
Sonra Bağbaşı Tekkeköy’de Hacı Şemseddin Baba (Bostancı Baba), Yukarı Karataş Köyü’nde Dediği Sultan, hemen yanında Kazak Abdal Sultan, kabrinin yeri bilinmeyen ama Karataş Köyü’nün yakınlarında olduğu sanılan Kepenekli Baba, Cankurtaran kasabasında Teslim Abdal Sultan, Yatağan kasabasında Abdi Bey Sultan ve Yatağan Baba, son olarak da Burdur-Yeşilova-Niyazlar köyünde Niyaz Baba şeklinde Horasan Erenlerinin türbelerini sıralanmaktadır.
“Hamza Baba’dan çıktık yalınız
Hacı Şemseddin’e uğrar yolumuz
Dedeği Baba bizim serdarımız
Sarı Kazak olsun bizim elimiz
Kepenekli Baba’ya uğrar yolumuz
Teslim Sultan verir bizim dolumuz
Abdi Bey Sultan’ım versin yolumuz
Teslim Sultan’dan bir dolu içtim
Sabahın Seherinde ol belden aştım
Mürüvvet Yatağan’ın koynuna düştüm
Sana niyazım var ey Niyaz Baba”
Rivayet odur ki; Hamza (Hamız) Baba’nın oğlu, savaş yıllarında askerlik yapmaktadır. O yıllarda savaşlar uzun sürdüğü için on yıl, on üç yıl askerlik yapan dedelerimiz çok olmuştur. İşte Hamza Baba’nın oğlu da uzun süre askerlik yapanlardanmış.
Bir savaşta yaralanmış. İhtiyar bir adam, yarasını tükürükle iyileştirmiş. Gün gelmiş oğlanın askerliği bitmiş. Oğlan köyüne dönmüş ve savaşta yarasını tükürük sürerek iyileştiren kişinin babası olduğunu, görünce anlamış. Ama sırı aşikâr olduğu için Hamza Baba, o anda ruhunu Allah’a teslim etmiş.
Yine savaş yıllarında, Hamza Baba tarlada çalışıyormuş. Çevre köylerden bazı gençler toplu halde savaşa gidiyormuş. Hamza Baba’yı görünce “Haydi askere gidelim, Bey Baba” diye seslenmişler. O da “Siz gidin, ben size yetişirim” diye cevap vermiş. Askerler savaş meydanında kılıç sallarken, Hamza Baba’nında düşmanla savaştığını görmüşlerdir. Şimdi bile halen bazı köylülerin, elinde abdest ibriği ile türbesinin etrafında dolaşırken gördükleri anlatılmaktadır.
(Kaynak: Denizli'nin Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, İbrahim Afatoğlu)
selamlar. ben bu köydenim, bizim böyle bir hikayemiz yok, kücüklümüzde bir kac defa hayir yemegi yapilmisti, dualar okundu, cok önceden iraz nine vardi aksam saatlerinde gider lambasini yakardi, bazilari oraya küp icine su koyar gelen gecen icsin diye, kendi babam bir devris görüdügünü anlatmis ama, kendisi bana hic bahsetmedi. bizden sonraki genc takimi oraya icki icmeye gittiklerini duydum.