Türkler Anadolu’ya, başlarında boy beyi ve “baba”, “dede” adı verilen dini önderlerinin sevk ve idaresinde boy, oymak, aşiret ve cemaat sosyal yapı şeklinde göç etmişlerdir. Bu “baba” ve “dede” unvanlı kutsal kişiler Horasan mekteplerinde tedrisat görmüş, Ahmet Yesevî ve onun dünya görüşü, İslâm anlayışını benimsemiş Horasan Dervişleri veya Horasan Erenleri diye tarif edilen idealist insanlardır. Bunlar Ahmet Yesevî ve onun halifesi olan Hacı Bektâş-ı Velî tarafından gaza ve tebliğ mefkuresinin icra edilmesi için genellikle sınır boylarında görevlendirilmişlerdir.
Bu “baba” ve “dede” unvanlı Horasan Erenleri, inziva hayatı yaşayan Arap ve İranlı mutasavvıfları gibi tekke ve zaviyelere kapanmamıştır. Aksine onlar, önderi oldukları Türkmen toplulukları ile birlikte düşmana karşı çıkan, Denizli gibi uç bölgelerde, serhad boylarında fetih hareketlerine katılan, binlerce köy ve kasabaya isimlerini vererek, ellerinin emeği ve alınlarının teriyle dağ başlarında yer açıp yerleşen, bağ ve bahçe yetiştiren, kurdukları tekke ve zaviye etrafında köyler oluşturan, böylece İslâmiyet’i yayan; Ömer Lütfi Barkan’ın deyimi ile “Kolonizatör Türk Dervişleri”dir.
Onlar, ordularla birlikte ve hatta ordulardan evvel fütuhata çıkmış, karşı tarafı daha evvel manevi olarak fethetmişlerdir. Kurdukları tekke ve zaviyelerle orduların sınır karakolu, tacirlerin ikmal merkezi, Türkmen iskânının köy adları olmuşlardır.
İşte Denizli Bölgesi’nde 105 türbe ve 150’den fazla yatırda yatmakta olan Bektâşi dervişleri Tavas’da Sarı İsmail Sultan, Kale’de Koyun Baba, Acıpayam’da Yatağan Baba, Baklan’da Hüsameddin Dede, Çivril’de Beyce Sultan, Çal’da Mahmut Gazi, Sarayköy’de Karaca Ahmet gibi yüzde sekseni “dede” ve “baba” unvanlı aziz kişilerdir.
Denizli’nin fethinde bizzat mücadele etmiş, savaştan sonra da fethedilen topraklarda köyler kurmuş, bu köylerde oturan Türkmen topluluklarının geçim kaygıları ve eğitim sorunlarıyla uğraşmış olan “Kolonizatör Türk Dervişleri” ve “Horasan Erenleri”dir.
Yedi bin kilometre uzaklıkta Atayurdumuz Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ederek buraları bize Anavatan eden bu “dede” ve “baba” unvanlı Bektâşî dervişi ve Horasan Erenlerine en azından minnet borcumuz bulunmaktadır. Sağlık ve esenlikte kalmanız dileklerimle…