İlyas Dede Türbesi, Yazır Köyü’nün batı istikametinde, Gölcük diye tarif edilen mevkide, Çökelez Dağı’nın Çal ve Çivril ovalarına bakan yamacında bulunmaktadır. Daha önceleri üzeri teneke örtülü iken 2010 yılında yapılan bakım ve onarım sırasında, üzeri kiremit örtülmüştür.
Türbe; 530 x 570 santimetre ölçülerinde, dikdörtgen biçimli, ahşap çatılı, Marsilya kiremitle örtülü, tek gözlü, taş yapılı, sergisiz bir yapı niteliğindedir. Mimari ve teknik her hangi bir özelliği bulunmayan yapının duvarları 50 santimetre kalınlığındadır ve sıvasızdır. Tek oda şeklinde düzenlenmiş binada süsleme yoktur. 170 santimetre yüksekliğinde olan türbenin tavanı yoktur ve tabanı topraktır. Kuzeydoğu – güneybatı doğrultusunda, 100 x 260 santimetre ölçülerinde, 90 santimetre yüksekliğinde olan sanduka taş yapılı, üzeri toprak sıvalıdır. Sandukanın sol tarafı göçmüş vaziyettedir.
Yazır Köyü’nün eski muhtarı Ramazan Uyumaz’ın anlattığına göre: “Vaktiyle Müslüman Türklerle küffar arasında bir savaş yapılmaktadır. Savaş zamanla Çökelez Dağı’nın zirvesine kadar sürmüş. Çarpışma esnasında Türk ordusunda savaşmakta olan Ellez (Anadolu’da İlyas adının galat şeklidir.
Hıdırellez; Hıdır ve İlyas Peygamberin birleşimi bir sözcüktür) adlı yiğidin kafası kopmuş. Kellesini koltuğuna alan Ellez, düşmanla savaşmaya devam etmiş. Kahraman Ellez’in bu halini gören komutanı, askerinin vaziyetine dayanamamış “çök Ellez, çök Ellez (otur Ellez manasına)” diye seslenmiş. Komutanının bu emir üzerine Ellez olduğu yere çöküvermiş ve o oracıkta ruhunu Allah‘a teslim etmiş ve şehit olmuş.
Ellez’in cenazesinin etrafı taşlarla çevrilmiş ve savaş bitene kadar dağın zirvesinde kalmış. Daha sonra Yazır Köyü’nde, İlyas Dede’nin olduğu türbeye defnedilmiş. Zamanla bu hadise unutulmamış, yiğit Eliez’in şehit düştüğü bu tepeye “çök Ellez’den” galatla,“Çökelez Dağı” adı verilmiş.
Çökelez Dağı’nın zirvesinde de Ellez (İlyas) Dede’ye ait olduğu söylenen bir yatır bulunmaktadır. Ellez (İlyas) Dede’nin şehit düştüğü yer olduğu için “kan mezarı” yapılmış. Çökelez’in zirvesindeki yatır, İlyas (Ellez) Dede’nin makam mezarıdır, fakat Yazır köyündeki türbede metfun bulunan kişinin İlyas (Ellez) Dede’nin kendisidir” diye, dedelerinden ve köyün büyüklerinden öğrendiği şekilde anlatmıştır.
Her yıl yağmur duasına çıktıklarında, Çökelez Dağı'nın zirvesindeki makam mezarının içerisinde bulunan pişmiş tuğla kırıklarından getirip, köydeki Koca Pınar’ın gözüne koyduklarını. Yağmur duası bittikten sonra bu pişmiş tuğla kırıklarını, Ellez Dede’nin makam mezarına tekrar bıraktıklarını da anlatmıştır.
Emekli Öğretmen Latif Erol ise; “Türkler Denizli topraklarına hâkim olduktan sonra, en yaşlıları olan Ellez Dede başkanlığında bir Türkmen obası, Baklan ilçesi, Kuyucak köyünün üzerindeki Baba Tepesi’ne yerleşmişler. Bir müddet sonra Ellez Dede, İsa Bey ve Mahmut Gazi’yi Çökelez Dağı’nın Çal Ovası’na bakan tarafına yerleşmeleri talimatını vermiş.
Yatağan Baba ve Karaağaç Baba’yı da Acıpayam Ovası’na yurt tutmalarına tavsiye etmiş. Server Gazi ve Mehmet Gazi’ye de Çökelez Dağı'nın batı yakasındaki Denizli Ovası’na yerleşmeleri talimatını vermiş. Bir müddet sonra üç bölgeye yerleştirdiği beylerine ziyaret etmeye düşünmüş, önce İsa Bey ve Mahmut Gazi’ye ziyarete gitmiş.
Yaz aylarında ziyarete çıktığı için Mahmut Gazi ve İsa Bey, Çökelez Dağı’nın başında sürüleri ile birlikte yaşıyormuş. Ellez Dede oldukça yaşlanmış. Çökelez Dağı’nın zirvesinde, bu günkü makam mezarının bulunduğu yerde rahatsızlanmış ve yere çöktüğü vaziyette, eğer hak vaki olursa, şimdi İlyas Dede’nin metfun bulunduğu yere gömülmesini istemiş. Ve vefat etmiş.
Öldüğü yere makam mezar yapılmış, fakat kendisi İlyas Dede’nin metfun bulunduğu Yazır köyündeki türbesinde defnedilmiş. Kendisi Baklan ilçesi, Kuyucak köyünde ikamet ettiğinden dolayı Kuyucak köylüleri günümüzde dahi, her yıl ağustos ayının 3. haftası cuma, cumartesi ve pazar günleri türbeye gelerek kurbanlar kestiklerini, dualar ettiklerini ve topluca ziyaret ettiklerini” söylemektedir.