Suheyb-i Rûmî, yazılı kaynaklara göre 589 yılında, dönemin Sasanî Devleti şehirlerinden biri olan Musul şehri yakınlarında, Fırat nehri kıyısındaki bir köyde dünyaya gelmiştir. Bizans ordularının bir baskını sırasında, çocuk denecek yaşlarda Bizans askerleri tarafından esir edilmiştir. Uzun süre de Bizans topraklarında, Rûm halkı arasında esir olarak yaşamıştır. Kaynaklar Suheyb-i Rûmi’yi kızıl sık saçlı, bitişik kaşlı, orta boylu, kırmızı tenli biri olarak tarif etmektedir.
Arap Gezgin İbni Batuta (1304-1369) 1333 tarihinde Denizli’den Muğla’ya giderken Tavas (Tabea) Kalesi’nede uğramıştır. Tavas Kalesini anlatırken de Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (s. a. v.) önemli sahabelerinden Suheyb-i Rûmi’nin bu kale halkından olduğunu ifade etmiştir. İbni Batuta’nın ifadesine göre anlaşılan odur ki Suheyb-i Rûmî, bugün Kale ilçesinde Eski Kale olarak bildiğimiz Tavas Kaza Merkezi’nde uzun süre yaşamıştır.
Uzun süre Tavas (Kale) kazasında yaşadığı için Bizans (Rûm) kültürüyle yetişmiş olan Suheyb-i Rûmî, gençlik yıllarında Kelb kabilesi tüccarlarına köle olarak satılmış ve onlar tarafından Mekke’ye götürülmüştür. Mekke eşrafından Abdullah bin Cüd‘ân et-Teymî onu köle olarak satın almış ve ardından âzat etmiştir.
Özgür olduğu halde kendi memleketi Musul’a dönmeyen Suheyb-i Rûmî, bundan sonraki hayatını Abdullah bin Cüd‘ân’ın ortağı olarak Mekke’de sürdürmüştür. Bu ortaklık nedeniyle Mekke’nin tanınmış zenginlerinden olmuştur.
Yazılı kaynaklara yansımış başka bir rivayete göre de Suheyb-i Rûmî, muhtemelen Tavas (Kale) kazasından bir gün gizlice kaçmış, yürüyerek Mekke’ye ulaşmış ve yanında götürdüğü altınlarla Mekke’de ticaret yaparak zenginleşmiş bir sahabedir.
Mekke’ye vardıktan sonra daha peygamberlik gelmeden önce Sevgili Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.) ile yakın arkadaşlık kurmuş ve onunla zaman zaman sohbetler etmiştir. Suheyb-i Rûmî, Efendimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.) peygamberlikle görevlendirildikten sonra Peygambe Efendimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.), Ebû Bekir, Bilâl-i Habeşî, Habbâb bin Eret, Ammâr bin Yâsir ve Ammâr bin Yâsir’in annesi Sümeyye ile birlikte Müslüman olduklarını açıklayan ilk yedi kişiden birisidir.
Suheyb-i Rûmî, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.) ile birlikte bütün savaşlara katılmıştır ve Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s. a. v.) da ondan övgüyle bahsetmiştir. Bir hadis-i şeriflerinde “Ben Arapların öncüsüyüm, Selman İranlıların, Bilâl Habeşlilerin, Suheyb de Rumların öncüsüdür.”
buyurmuştur. İkinci Halife Ömer bin Hattab vefat edince Üçüncü Halife Osman bin Affan seçilene kadar geçici olarak İslâm Devleti’nde halifelik yapmıştır. 659 yılında, 73 yaşlarında, Medine’de vefat etmiştir. Mezarı Medine’de Baki Mezarlığı’ndadır.
Ramazan Ayı’nın kutsal maneviyatı bütün dünya milletlerine barış, huzur, hoşgörü, adalet, eşitlik, özgürlük ve zenginlik getirmesini temenni ediyorum, sağlık ve esenlikler diliyorum…