Sümbül Dede Türbesi, Serinhisar ilçesi, Yenice Mahallesi’nde, bir bahçenin içerisindedir. Türbedarlık yapan Rabia Kaykan’ın eşi Hacı Mustafa Kaykan, “Merzifon’da doğduğu, asıl adının Yusuf Sinan olduğu, Merkez Efendi’nin de hocası olan Şeyh Cemal Halfeti’nin talebesi olduğu, sümbülü çok sevdiği için de "Sümbül" lakabının hocası tarafından verildiği, 1500’lü yıllarda Osmanlı sarayında yaşadığı, hicri 936, Miladi 1529 yılında vefat ettiği, âlim ve fazıl bir kişi olduğunu” söylemektedir.
Kendisi de Serinhisarlı olan H. Hüseyin Aydoğdu, Kızılhisar (eski adı) Tarihi adlı eserinde, “Sümbül Dede Türbesi” konu başlığı altında, “Yenice Mahallesinin üst kısmında olup, kesin olarak tarihi bilinmemekle beraber 15. asırda yaşadığı sanılmaktadır.
İsmini sümbülü çok sevdiğinden almıştır. Yenice mahallesinin teşekkülünden çok yıllar önce türbenin bulunduğu tepe çayırlık olup bu yerde dağ sümbülleri yetişirdi. Kızılhisarlı olup halk tarafından ulema olarak tanınan bu kişi ihtiyarlığında sık sık bu yere gider dua eder ve dönüşünde sümbül mevsiminde elinde bir tutam sümbülle dönermiş.
Ölmeden önce vasiyetinde bu yeri çok sevdiğini ve öldüğünde bu yere gömülmek istemiş ve öldükten sonra bu sümbüllü tepeye gömülmüş ve sonradan mezarının üstüne küçük bir türbe yapılmış. Zaman geçtikçe Sümbül Dede Türbesi olarak isim almış, halkın ziyaret ettiği mekân ve adak yeri olmuştur.” şeklinde bilgi vermektedir.
520 x 600 santimetre ölçülerinde, dikdörtgen biçimli, ahşap kırma çatılı, Marsilya kiremidi örtülü, tek odalı, taş yapılı, sergili, mimari ve teknik bir özelliği olmayan, basit bir yapı niteliğindedir. Sağ ve sol köşelerde iki adet mumluk görülmektedir.
Süsleme sanatı olmayan binanın içinde, doğu-batı doğrultusunda, 110 x 230 santimetre ölçülerinde, 50 santimetre yüksekliğinde, üst üste çoğunluğu yeşil, siyah ve kırmızı renklerde olmak üzere 35 adet örtülü bir sanduka görülmektedir. Sandukanın üzerinde, tabanda ve bir köşede yığılı olarak 38 seccade sayılmıştır. Elektrik enerjisi ile aydınlatılmaktadır. Daha önce ihtiyar bir hanım türbedarlık yapmakta iken, onun ölümü üzerine, günümüzde Rabia Kaykan türbedarlık yapmaktadır.
Türbedar Rabia Hanım’ın anlattığına göre; kadının birisinin başının yarısı şiddetli ağrıyormuş. Rabia Hanım “Sabah ezanından sonra, caminin yarısını süpür, sonra gel Sümbül Dede Türbesi’nin yarısını süpür. Allah’ın izniyle birşeyciğin kalmaz” demiş. Kadın söylenenleri yapınca başının ağrısı geçmiş.
Yağmur duaları, hayır yemekleri, adak kurbanları türbe etrafında yapılmaktadır. Özellikle bir hastalıktan muzdarip olanların çare aradıkları ve şifa buldukları, mübarek bir kişi olarak, saygı görmektedir. Artık mum yerine elektrik lambası yakılmaktadır perşembe günleri. Türbenin içerisi temizdir ve bakımlıdır.